Hani çok güzel ve keyifli bir gün geçirmiştik ya
Dilekcem ve
Guzel şeyler dukkanımla beraber işte o günün detayları ile beraberiz.
Biz daha önce
Dilek'le buluşmuştuk o gün içinde buraya tıklayabilirsiniz.
Bu sefer Güzel şeyler dükkanı arkadaşımızda aramıza katıldı ve tadına doyum olmayan bir gün daha geçirmiş olduk.
Ocak ayının ortalarında buluşmaya karar vermiştik, ama bir türlü gün ayarlayamadık. Dilekcem sadece cumartesi günleri müsait olabiliyordu, benim ise neredeyse bütün cumartesilerim doluydu. Sedefcim ise bize uyum sağladı sağolsun, ve sonunda 11 şubat için kararlaştık. Epey bir zaman vardı ve ilk önce başka bir yerde buluşmayı düşündük, sonra havalar soğuk ve karlı olduğu için mecburen kapalı bir yerde buluşalım istedik ve hepimizin ortak kararıyla Optimum Avm'de buluştuk.
İlk gelen bizden daha uzakta oturmasına rağmen Sedef'ciğimdi.
Ben güvenlikten geçtim şöyle bir bakındım karşıda starbucks'da biri oturuyor, yok canım değildir diye ha babam çantamı karıştırıyorum, telefonumu arıyorum ki Sedef'i arayacağım ben geldim diyeceğim.
Aaa bi baktım karşımdaki hanım yanıma geldi ve Fatma sizsiniz değil mi, dedi. Tahmin etmiş benim olabileceğimi :)
Sonra hemen sarıldık ve başladık konuşmaya.
Bir süre sonra aramıza Dilekce de katıldı ve bir yandan kahvaltımızı yaparken bir yandan koyu sohbete dalmıştık.
Fotoğraf çekinmeyi ihmal etmedik, herkes çıkardı makinasını, sırasıyla fotoğraflarımızı çektirdik.
Kalbimiz de çok yakıştı doğrusu :) Dilek'ciğim ve ben
Sedef karşımızda bizim o kadar doğal pozlarımızı yakalamış ki, gülmekten kırılırsınız.
Bu fotoda da benim hep gözlerim kapalı çıkıyor diye, Dilek işte böyle açacaksın gözleri diye gözlerini pörtletti, ben ise yine gözlerim kapalı ve otuziki diş tekmili birden ortada sırıtıyorum :)
Sedef'ciğim ve ben
Olcay ablamın epey kulaklarını çınlattık o gün. Kendisi beni çok kıskanır da :) bu fotoyu görünce hııı iyiki gelmemişim ayrılın çabuk derdim, diye takıldı :)
Dilek'ciğim ve Sedef'ciğim
Onlarında öyle komik fotoları vardı ki, belki kendileri koyarlar bloglarına :)
Tabi ki hediyelerimiz vardı ve hediyelerimizi görünce hepimin ağzı kulaklarına vardı,
İlk pozu veren Dilekcim oldu :)
Sedef'ciğim, bizim gibi hediyeleri görünce kendini dağıtmadı, aynı hanım hanımcık haliyle poz verdi ayrı ayrı
Ve ben ahtapot gibi sarılmışım paketlere :)
Kahvaltı sonrası biraz dolaştık, alışverişler yapıldı, dinlenmek ve sohbete devam etmek için kahve içmeye oturduk.
Keyifli sohbetimize sade, orta ve şekerli üç ayrı çeşit Türk kahvesi ve yanında tatlılarımız eşlik etti.
Tatlılar yenildi, kahveler içildi, tadına doyum olmayan sohbetimiz devam etti.
Bir sürü şeylerden bahsettik, blogdan, hayatlarımızdan, benim çok gezmemden :)
Şaka bir yana blogda çok kendimden bahsetmiyorum ya, yazı dilim ise biraz ciddiymiş, Sedef karşısında çok ciddi biri bulacağını düşünmüş :)
Blogumdan çevremdeki birçok kişi haberdar, bu yüzden çok dikkatli yazıyorum, bir deyim vardır, çok afedersiniz biraz kaba olacak, öküz altında buzağı aramak derler. Yanlış anlamaya meydan vermemek için haliyle çok dikkat ediyorum. Üstüne vazife olmayan şeylere burnunu sokan çok oluyor...
Fotoğraf çekinmeyi hiç unutur muyuz :)
Yine garsonların eline tutuşturduk makineleri ve yine bu güzel günü ölümsüzleştirdik.
Kahve molasından sonra, son bir kez daha optimumu turladık, artık hiç istemesekde ayrılık vakti gelmişti :(
Yeniden buluşmak için sözleştik, sıkı sıkı sarıldık birbirimize...
Bu ciciler sevgili Dilek'in hediyesi, aşk kokulu Türk kahvesi fincanları, kendi el emeği süslediği dekoratif kutu ve yine el emeği keçeden aşk temalı pembişli pano.
Kahve fincanları Porland Porselen'in Kaya Maya serisinden,
Daha önce görüp, çok beğenmiştim bu seriyi, Dilek'ciğim de nezaket gösterip tam da sevgililer haftasında bize bu aşk kokan fincanları hediye etti.
Şu ciciliğe bakar mısınız?
Bu ben oluyorum yani, sevdiceğimle karşılıklı içiyoruz artık.
Yalnız bu fincanlarıma biri daha sulandı, ne dersin Dilek onunla da karşılıklı içsem mi ki :)
Pembe pembe gönlüm sende :)
Pembişli odamda yerini aldı, Dilekcem ellerine emeğine sağlık.
Kırk bir kere maşallah diyorum, Allah nazardan saklasın çok maharetli arkadaşımız, ben sadece tüketim topluluğu olduğum için aklıma bile gelmiyor böyle şeyler süslemek.
Hoş aklıma gelse de beceremem zaten, bunu yapmak da kabiliyet istiyor. Bende de o kabiliyet ve hayal gücü yok maalesef :(
Bu kupalar da Sedef'ciğimin hediyesi, eşim akşamları bazen çayı böyle kupalarda içiyor.
Yine bernardo'dan bunların kırmızı beyaz puantiyesini almıştım eşim çok seviyordu onları şimdi ise yeni gözdesi bu kupalar. Hemen sahiplendi bana bunlarda çay getir diyor :)
Acaba pembe sevdiğimi duymayan kalmış mıdır?
Paketi açıp içinden pembiş pembiş bunlar çıkınca ben küçük bir çığlık attım -ayyy pembe çoooook güzelll, diye :)
Yalnız bir itiraf geliyor, ben daha hiç mutfak eldiveni, önlüğü ve tutacaklarına para vermedim.
Sağolsun düşünceli arkadaşlarım hep hediye ediyorlar, onların sayesinde elim yanmıyor, etraf da neyle tutayım şimdi ben bunu deyip elime geçen ilk şeyle tutmuyorum. :)
Daha önce de Nuran'cığım hediye etmişti bunun farklı bir rengini ve o zaman bana demişti ki, Fatma'cım bunların pembesi vardı, ama ben alırken kalmamış, bak Nurancım gördün mü yine bana pembesi nasip olacakmış.
Sedef'ciğim çok teşekkür ederim canım.
Yine Sedef'in hediyeleri, kitabı okumaya yeni başladım muhtemelen bu gün bitiririm, elime aldığımda yapışıp kalıyor kitaplar, bitirmeden rahat edemiyorum.
Yine kupalarımız, biliyor musunuz ben bu yazıyı şu görmüş olduğuz kupadan kahvemi yudumlarken yazıyorum :)
Sedef'ciğimin hediyeleri bir arada.
Kızlar, birbirinde güzel ve kıymetli hediyelerinizle beni hem sevindirdiniz, hem de çok mahcup ettiniz.
İkinize de çook teşekkür ediyorum, bana harika bir gün yaşattınız.
Ben çok keyif aldım bu günden, sizleri tanımakdan dolayı çok mutluyum.
En kısa zamanda bu sefer evimde sizleri ağırlamaktan büyük onur duyarım.
Hem Dilek'e çikolatalı pasta sözüm var :)
Yeniden buluşana kadar gözlerinizden ışık, yüzünüzden gülümseme ve yüreğinizden huzur hiç eksik olmasın.
Allahü tealaya emanet olun hepiniz...