Pages

28.12.2012

HAS BÖREK (NİŞASTALI KATMERLİ BÖREK)


Merhaba!

Bir önceki yazımda (kasım ayı davetimde) yaptığım el açma böreğimin tarifiyle sizlerleyim.
Bu sefer arayı fazla açmadan tarif girmek istedim. :)
Bu tarifimi sevgili ablam( sofraortusu.com ) Olcay ablama ithaf ediyorum, çünki benden tuzlu bir tarif bekliyor :)

Geçtiğimiz dönem pasta kursumuzda yaptığımız has börek, aynı baklava gibi yapılıyor, hamuru benziyor açması aynı, lezzeti ise on numara.
Böyle çıtır çıtır nefis birşey.
Çok pardon ağzımın suyu akdı neredeyse :)
İsterseniz hemen tarifine geçeyim :)

DSC_0182-001

Has börek

Malzemesi:

1,5 çay bardağı sıvıyağ
1,5 çay bardağı yoğurt
2 adet yumurta
1 yemek kaşığı sirke
1 tatlı kaşığı kabartma tozu
1 tatlı kaşığı tuz
aldığı kadar un

iç malzemesi:

500 gr. beyaz peynir

üzerine:

1 su bardağı sıvıyağ 

açmak için:

bol miktarda nişasta

Yapılışı:

Sıvıyağ, yoğurt, yumurta çırpılır, içine sirke, kabartma tozu, tuz eklenip çırpmaya devam edilir.
Azar azar un ilave edilip yumuşak özlü bir hamur yoğurulur.
Yarım saat dinlendirilir.
Hamur 40 bezeye ayrılır.
Her bir beze bolca nişastaya bulanarak pasta tabağı büyüklüğünde açılır.
Aralarına nişasta elenir.
20 tanesi üst üste konularak yine bol nişasta eklenerek tepsi büyüklüğünde açılır.
Yağlanmış tepsiye yayılır, üzerine iç harcı konulur.
Diğer 20 beze de aynı şekilde açılıp harcın üzerini kapatılır.
Kare kare kesilip, üzerine sıvıyağ dökülür.
180 derece fırında pişirilir.

DSC_0184-001


  • Nişasta ile açılması böreğin daha gevrek olmasını sağlıyor
  • Beze araları mutlaka bol nişastaya bulanmalı ve arada ters düz edilmeli
  • Tarifte üzerine sıvıyağ yazıyordu ama ben bol miktarda tereyağ gezdirdim
  • Orta hararetli ısıda pişirlmelidir aksi takdirde dışı pişer ama içi hamur kalır
  • Bu tarifle yaklaşık 24 dilim börek çıkıyor
Yapacak olan arkadaşlara şimdiden kolay gelsin, yiyecek olanlara ise afiyet olsun diyorum. :)
Sevgilerimle.

26.12.2012

KASIM AYINDAN BİR DAVET



gözüm kapalıyken kaçırdığım çok şey var, ağır aksak tükettiğim zamanda.
ya erken doğmuşum hayata yada çok geç kalmışım sevdalara.
belki de vaktinde bir geç kalınmışlığın erkencisiyim…
hiç kapanmıyor yarin  gözlerine ve her sabah ayrılıklara açılıyor gözlerim.
hep yarım kalıyor sevmelerim.
ne savaşlar veriyorum,  imkansızlığa mahkum oluyor fakir kelimelerim.
hep yorgun hep sürgün cümlelerim.
oysa daha yazılmamış şiirlerim var benim.
molasız hüzün sendromlarında, mürekkebi intihar eder kalemimin.
ah benim delişmen ruhum; hepsi senin eserin….
çocukluğumdan arta kalan zamanlarda öğrendim yalnızlığı
şimdi bir an yalnızlığımdan arta kalan zamanlar olsa.
yine beş yaşında olsam.
ve yalnızca olmayan oyuncağıma ağlasam.
çocuk değilim. gözyaşının tazyiki içine düştüm, boğulmak üzereyim.
yakamozlar yüzüyor içinde, ağlamaktan mimli gözlerimin.
üşüyorum. içimin ateşinde sıfır derecedeyim….
dostlarım! kelimelerle beyinlerini kemirdiğim dostlarım var benim
gün batımı kızıl akşamlardan gri sabahlara uzanan ne sohbetler ederim
her sohbette masaya yatırıp yüreğimi
itina ile açıp bulurlar en acıyan yeri
kökünden söküp atamazlar belki ama şevkatle üstünü örterler
nasılda isterler gamzemdeki tebessümü görmeyi.
bir süre iyi hissederim kendimi…
devşirme umutlar beslerim yarınlara, sonrası yine hüzün
cüzzamlı bir kimsesizliktir benim yüzüm
alaca bir hayat benimkisi,
rengarenk olsa da ne kadar da ıslakmış
ve hüzün mutluluğun çocuğuymuş
takılıp kaldım mutluluğun tombiş yanaklı çocuğuna, seyirdeyim
küflenmiş yalnızlıklar ülkesinin prensesiyim
prenses mi? hiç olmadım...




DSC_0171-001

Merhaba :)
Yukarıdaki dizelerle başlamak istedim yazıma,  kim yazmış bilmiyorum ama çok güzel yazmış.
Yanlış hatırlamıyorsam 'zencefil grup'dan gelen bir mailde vardı. 

Biliyorum her yazıma başladığımda uzun zamandır yazamadım vs. vs. diyorum ama bu sefer gerçekten de haklı nedenlerim vardı.
Spor, kurslar, siparişler, dersler derken bu arada 3-4 günlük küçük bir Kuzuluk kaçamağı sonrasında annemin ameliyatı, aynı gün eşimin beli tutulup bir kez daha fizik tedaviye başlaması, 10 gündür evde istirahat etmesi vs. vs. 
Neyse niyetim uzun uzun bunları yazmak değil, ben şimdi sizlere kasım ayından güzel bir davet sunacağım :)


DSC_0175-001

Bu bizim arkadaşlarla her hafta buluştuğumuz bir davet,  daha önce burada ve burada yine misafir etmiştim onları.
Maşallah gruptaki herkes çok becerikli hanımlar, ben yanlarında çömez kalıyorum.
Eee haliyle o kadar hamarat hanım olunca maşallah yapılanlar bol çeşit oluyordu, ancak bu yıl bir sınır koyduk. 
Artık sadece 4 çeşit yapılacak, 2 salata, 1 tuzlu, 1 tatlı.
Ben de bu geleneğe uydum bu sefer. 

Şimdilik bütün herkes bu durumdan çok memnun, umarım aramızdan biri bu geleneğimizi bozmaz.

DSC_0182-001

Düşünüp taşındım ne yapsam diye, sonunda elimde börek açmaya karar verdim.
Daha önce kursta yapdığımız bu böreği bir de kendim denemek istedim.
Sonuç inanılmaz güzel oldu, çok beğenildi.


DSC_0191-001

Kış aylarının vazgeçilmez salatası kereviz salatası masamızda yerini aldı.



DSC_0189-001

Ve patatesin en güzellerinden fırında kremalı kumpir yaptım. Bu kumpire bayılıyorum ben, daha doğrusu patatesin her türlüsünü çok seviyorum. 



DSC_0158-001

Ve son olarak lezzet dergisinden piyano pasta.
Her davetimde mutlaka pasta yapardım ama bu sefer yalancıktan pasta yaptım. :)
Çünkü bu davette böreğimin star olmasını istedim. :) 




İşte böylece bir davetin ve postun sonuna geldik. 
Hepinize sağlık dolu günler diliyorum, sağlığınızın ve yanınızdaki gerçek dostlarınızın kıymetini bilin...



5.12.2012

TUZLU ÇUBUKLAR


Geçtiğimiz haftalardaki kızlar davetinde  yaptığım tuzlu çubuklar çok beğenilmişti, hatta ertesi günü bir arkadaşımıza başsağlığına gitmiştim, giderken kalanlarını da götürdüm, hatta bir kısmını şekilli kalıplarla kesip ayırmıştım arkadaşım için.
Orada da çok beğenildi ve tarif soruldu.  
Özellikle çayın yanına çok yakışıyor.
Zaten sadece bir tane yiyeceğinizi sanıyorsanız fena halde yanılıyorsunuz :)
Bir - iki derken bir bakmışsınız silip süpürmüşsünüz, çünki gerçekten de çok lezzetli. :)



Aslında yıllardır bu tarifi şekilli kalıplarla kesip yapardım, hatta bir davetimde yapmışım üzerinden çok zaman geçmiş, ben tarifi buraya ekledim sanıyordum ama meğer eklememişim.

Tarifin yazılı olduğu defterimi elime aldım, baktım tarife ''Hülya ablanın tuzlu kurabiyeleri'' diye başlık atmışım.
Ben tarifi kimden aldıysam onun adıyla yazarım genellikle siz de öyle misiniz?

Tuzlu çubuklar ve kurabiyeler

Malzemesi:

1 paket yumuşamış margarin veya tereyağ veya 200 gr. biskin 
1/2 su bardağı sıvıyağ
1/2 su bardağı su
1 yemek kaşığı şeker
1 tatlı kaşığı sirke
1 tatlı kaşığı tuz
1 yumurta sarısı içine
1 yumurta sarısı üstüne
1 paket kabartma tozu
1 tatlı kaşığı mahlep
1 tatlı kaşığı nane
1 tatlı kaşığı pulbiber
aldığı kadar un

Yapılışı:

Yağları, suyu, şekeri ve sirkeyi karıştırın.
Baharatları, tuzu, yumurta sarısını, mahlebi ilave edip karıştırmaya devam edin.
Azar azar unu ekleyerek yoğurun. 
Kulak memesi yumuşaklığında özlü bir hamur yoğurun. 
Hamuru bezelere ayırıp merdaneyle açın, şekilli kalıplarla kesin.
Çubuklar için ise ceviz iriliğinde parçalar koparıp elinizde yuvarlayıp şeritler yapın.
Yağlı kağıt serilmiş fırın tepsisine dizin.
Üzerlerine yumurta sarısı sürüp çörekotu veya pulbiber serpiştirin.
180 derecede önceden ısıtılmış fırında kızarana kadar pişirin.

  • tarifin orijinalinde mahlep, nane ve pulbiber yoktu, şekilli kalıplarla kesildiğinde üzerine pulbiber ekleniyordu, ben çubuk yaparken özellikle baharatları ekledim ve bir de sıvıyağ olarak zeytinyağı kullandım, o yüzden çok daha lezzetli oldular.
  • eğer şekilli kalıplarla yapacaksanız şimdiden söyleyeyim yaklaşık 150 adet çkıyor :)
  • bu ölçülerde yaklaşık 50-60 adet çubuk ve 80-90 adette şekilli kurabiye çıktı.