Pages

27.11.2011

VİŞNELİ CHEESECAKE

Bu güne kadar bildiklerinizi unutun, size nefis bir cheesecake tarifi veriyorum.
Deneyin asla pişman olmayacaksınız.
Biz pasta kursumuzda yaptık mımmmmmm öyle lezzetliydi ki, parmaklarımızı yedik neredeyse.
Kurs kalabalık, çeşit bol, ama kalıp küçük olduğu için çok ince dilimler düşüyor payımıza, maalesef tadına doyamadım o yüzden.




Nasıl ama nefis görünüyor değil mi? 

MALZEMESİ:

Hamur malzemesi:

3 yemek kaşığı margarin veya tereyağ (yumuşak)
1 yumurta
1 çay bardağı şeker
yarım paket kabartma tozu
aldığı kadar un

Üst malzemesi:

400 gr. labne 
1 kutu krema
1 su bardağı toz şeker
3 çorba kaşığı un
2 vanilya
4 yumurta

Vişne sosu:

2 su bardağı vişne
1,5 su bardağı şeker
1 su bardağı su
3 yemek kaşığı nişasta

YAPILIŞI:

Hamurun yapılışı:

Bütün malzemeleri karıştırıp yumuşak bir hamur yoğurulur.
Yağlanmış kelepçeli kalıba bastırarak yayılır.
Üzeri iyice bastırılır.

Üst malzemesin yapılışı:

Yumurtanın akları ve sarıları ayrılır.
Aklar sert beyaz köpük olana dek mikserle çırpılır.
Yavaş yavaş şeker ilave edilir.
Yumurta sarıları ilave edilir.
Krema ve labne ilave edilir.
Un ve vanilyası da eklenip biraz çırpılır.
Hamurun üzerine boşaltılır.
170 dereceli fırında pişirilir.


Vişne sosunun yapılışı:

Vişneler ve şeker tencerede iyice kaynatılır.
Sonra blenderdan geçirilir.
Nişasta su ile ezilir.
Vişnelere ilave edilip bir taşım kaynatılır.
Fırından çıkan soğumuş ve kalıp içindeki cheesecake in üzerine dökülür.
1 gün buzdolabında dinlendirilip servis yapılır.


  • Cheesecake yaparken çatlamaması için ısıya dayanaklı bir kaba su koyarak beraber fırınlanır.

26.11.2011

HİCRİ YILBAŞINI BİZ BÖYLE KUTLADIK

Bu gün hicri yeni yılın ilk günü.Hepinizin yeni yılını tebrik eder ve hayırlara vesile olmasını temenni ederim.
Dün gece, aylardır gelmesini beklediğimiz ama bir türlü kısmet olmayan bir davetimiz gerçekleşti.
Her şeyde bir hayır vardır, ama biz aciz ve aklı kıt kullar bir türlü inanamıyoruz hemen gerçekleşsin diye bekliyoruz. Geçen ay söz verildiği halde niye bizde olmuyor diye çok üzülmüştüm, kalbim kırılmıştı ama bu ay öyle bir güne de denk geldi ki...
Normalde çarşambaları olan aylık davet, bu aydan itibaren cuma günlerine alındı. Ve ilk cuma daveti hemde hicri yılbaşı gecesi bize kısmet oldu.
Twitter da paylaşmıştım mutluluğumu, içim içime sığmadı heyecandan. O kadar sevindim ki sevincimi kelimelere dökemiyorum kelimeler aciz kalıyor...
Hepsi birbirinden kıymetli arkadaşlar gelip evimizi bereketlendirdiler, yıllardır böyle büyük bir davet vermemiştim evimde. Bekarken alışkındık kalabalıklara evimizde sürekli babamın veya abimin arkadaşlarını ağırlardık, ama evlendikten sonra hiç böyle kalabalık bir misafir davetimiz olmamıştı. Nasip dün geceymiş. Hemde mübarek bir gece de, ben sevinmeyeyim de kim sevinsin.
Şimdi tam misafirden bahsetmişken aklıma geçenlerde bir yerde okudum bir menkıbe geldi. Hazır sırası gelmişken onu da anlatayım:

'' Bir mübarek zat kabristandan geçerken ayağı kayıp bir kabrin içine düşüyor. Ya Rabbi bu kabre niçin düştüm diyor. Etrafına bakınca kenarda bir genç görüyor, bir çok yeri yanık içerisindedir. Öbür köşede de bir köpek yatıyor. O zat delikanlıya evladım bu yanıklar nedir bu ne haldir, diyor. Genç diyor ki, efendim dünyadayken kılmadığım değil, kaçırdığım kazaya bıraktığım namazları, kızgın demirlerin üzerinde kaza ettiriyorlar. O mübarek zat bu kabre düşmemde herhalde bir hikmet varmış deyip, Allahü tealaya iltica ederek bu genci affet diye dua ediyor. Cenab-ı hak o delikanlıyı bu zatın hatrına affediyor. Bu defa dönüp evladım bu köpek nedir diyor. Efendim o benim annemdir. Sebep nedir? Dünyadayken babamla devamlı kavga ederdi, babam eve misafir getirdiğinde annem misafir istemem diye karşı çıkardı. O mübarek zat bu kabre düşmemde herhalde bir hikmet varmış, Ya Rabbi bu kadını affet diye dua ediyor. Köpek bir silkiniyor bir hatun haline dönüyor. Kadın bu defa oğluna bakıp bir de mübarek zata bakıyor ve oğlum dünyadayken eve devamlı misafri getirirdiniz, bu kabre demi getirdiniz diye yine şikayette bulunuyor. Bıktım sizin misafirinizden der demez tekrar köpek haline dönüyor. Misafir bir nimettir. Bir anne- babanın bir de misafirin duası reddolmaz.''
 Şimdi söyleyin bakalım böyle mübarek ve çok kıymetli bir gecede, yine ağzı dualı kıynetli misafirler ağırlamışım onların duasını almışım, ben sevinmeyeyim de kim sevinsin.


Dün gece ağırladığım çok kıymetli misafirim. Prof. Dr. Ramazan Ayvallı Türkiye gazetesindeki köşe yazısında Hicri yılbaşı duasından bahsetmiş.



HİCRÎ YILBAŞI DUÂSI
Peygamber Efendimiz bir hadîs-i şerîfinde buyurdu ki:
“Bir kimse, Muharrem ayının ilk günü [ya’nî hicrî yılbaşında], aşağıdaki duâyı 3 defa okursa, Allahü teâlâ o kimseyi, gelecek Muharrem ayına kadar bütün belâlardan emîn kılar.”
Şeyh Şihâbüddin-i Sühreverdî’den menkûldür ki: “Her kim bu duâyı aşûre günü üç kerre okursa ölümden de emîn kılınır. Zîrâ o sene ölümü mukadder olan kimseye, bu duâyı bu veçhile okumak nasip olmaz. (Hâmiş)
Duânın Latin harfleriyle yazılışı şöyledir. Mümkün mertebe, duâyı, doğru olarak Arabî aslından, orijinalinden okumalıdır.
“Bismillâhirrahmânirrahîm. Elhamdü lillahi Rabbil-âlemîn. Ves-salâtü ves-selâmü alâ seyyidinâ Muhammedin ve alâ âlihî ve sahbihî ecmaîn. Allahümme Entel-Ebediyyül-Kadîm. El-Hayyül-Kerîm. El-Hannânül-Mennân. Ve hâzihî senetün cedîdetün, es’elüke fîhel’ısmete mineş-şeytânir-racîm, vel-avne alâ hâzihin-nefsil-emmâreti bis-sûi vel-iştigâle bimâ yukarribünî ileyke, yâ zel-celâli vel-ikrâm, bi-rahmetike yâ erhamer-râhimîn. Ve sallallahü ve selleme alâ seyyidinâ ve nebiyyinâ Muhammedin ve alâ âlihî ve sahbihî ve Ehli beytihî ecmaîn.”
Meâli ise şöyledir: “Besmele”, “hamdele” ve “salvele”den sonra, “Ey Allah’ım! Sen Ebedî ve Kadîmsin [Kendinden evvel hiçbir varlık olmayan], varlığı, hayâtı devâmlı olan, kullarına keremi ziyâde, merhameti, ni’metler bağışlaması sonsuz, yalnız Sensin Allahım!
İşte bu yeni yıldır ki, ben, bu yıl boyunca, huzûrundan kovulmuş şeytândan korumanı ve dâimâ kötülüğü emreden nefsime gâlip olmam için yardımını ve beni Sana yaklaştıran işlerle meşgûl olmamı Senden dilerim ey celâl ve ikrâm sâhibi Allahım. Ey merhametlilerin en merhametlisi, rahmetinle muâmele eyle. [Sonunda tekrâr salevât-ı şerîfe var].”
“Nüzhetü’l-mecâlis” kitâbında [I, 156] bildirildiğine göre bir kimse böyle derse, şeytân: “Biz bu kişiden ümîdi kestik” der ve Allahü teâlâ ona, kendisini sene boyunca koruyacak iki melek görevlendirir. 








Orijinal metin.

22.11.2011

TURKCELL BLOG ÖDÜLLERİ

Bu yıl Turkcell blog ödülleri yarışmasına ben de katıldım.
Kişisel bloglar kategorisinde yarışıyorum.
Destekleriniz bizler için çok önemli, dilerseniz üye olarak, üye olmak istemiyorsanız facebook adresinizle de oy kullanabiliyorsunuz.
Bir kategoride 3 adet bloga oy kullanabilirsiniz.Bunların arasında olmak benim için bir onurdur.
Dilerseniz yukarıda solda görünen bannera tıklayabilir veya  buraya tıklayarak oylarınızı kullanabilirsiniz.
Hepinize şimdiden çok teşekkür ederim.


Turkcell Blog Ödülleri 2011

17.11.2011

RENKLİ MİM

Sevgili Nabrut   ve Cici bici şeyler  beni mimlemiş bende büyük bir zevkle cevaplıyorum.

Mim renklerle alakalı:

Beyaz: Temizlik, saflık ve güven hissi verir. Hüzünlendirir.
Siyah:  Konsantrasyonu ve özgüveni arttırır.
Mavi:  Özgürlük hissi verir ve sakinleştirir.
Yeşil:  Dinlendirir ve huzur verir.
Kırmızı:  Tansiyonu ve kan akışını hızlandırır. İştah açar.
Sarı:  İnsana heyecan ve canlılık verir. Dikkat çekicidir.
Mor: Bilinçaltını olumsuz etkileyebilir.
Pembe:  Neşe, güven ve rahatlık verir.
Turuncu:  İştah açar. Yorgunluğu giderir.
Lacivert:  Düşünce gücünü arttırır. Ciddiyet verir.
Kahverengi:  Toplum içinde rahatlık ve güven verir.
Gri: Uzlaştırıcıdır. Yoğun kullanılırsa bunaltıcı olabilir.


Bir de:

1. Ruhunuz ne renk ?
2. İzlediğiniz bloggerlar ne renk ?  diye soruyor.

Hımm düşündüm taşındım ve ruhumu  rengarenk buldum :)
Şöyle ki  bazen beyaz, bazen siyah, bazense pembeyim. Dedim ya kısaca rengarengim.


İzlediğim blogger lara gelirsek;

En başta Nabrut kendi rengini sormuş, Nabrutcum bence sen beyazsın hem de bembeyaz 
sonra bir de lacivertsin

Yüz yüze hiç karşılaşmasakta kalbimdeki ve dualarımdaki yeri bambaşka olan Dilek'cem, sanırım blogunun renginden de kaynaklanıyor ama bence hem kırmızı hem beyazsın, birde pembesin.


Uzun bir süredir sesi soluğu çıkmayan blog ve face sayesinde daha yakından tanıdığım çok sevdiğim kıymetli arkadaşım Tuğba'cım sen bence sarısın.


Sonra yine fotograflarıyla keyif veren nohut oda bence hem mavi hem yeşilsin.


Muhteşem fotograflar eşliğindeki enfes yemek tarifleri, samimi yazıları ile, sayfalarına her girdiğimde karnımın guruldamasıyla ayrıldığım sevgili arkadaşlar Umut sepeti ve bir tutam kekik  turuncusunuz ve pembesiniz.


Adı gibi cici bici arkadaşımız pembe ve beyazsın.


Adı gibi taze kahve arkadaşımız kahverengisin.


Yine adı limon çiçekleri arkadaşımız  sarısın.


İsmini zikrettiğim bu arkadaşları mimliyorum. Bu mimin uğramadığı blog kaldımı bilmiyorum ama eğer bu yazıyı okuyup cevaplamak isteyen olursa seve seve alıp cevaplayabilir. Herkesi mimliyorum ona göre :)



14.11.2011

KİŞİSEL GELİŞİM SÜRECİNDE KALİTELİ İNSANIN 80 ÖZELLİĞİ


1- Devamlı iyilik tarafı ağır basar, hep iyiliklerle meşgul olur. 
 
2- Kendisine haksızlık yapılsa dahi iyi düşüncesini değiştirmez, kin ve intikam hırsına kapılmaz; aksini yaparsa zaten onun kalitesinden söz edilemez. 
 
3- Denge kurmayı çok iyi bilir, manevrasını acıtmadan belirleyip uygular. 
 
4- Hazıra konmaz, kendisi üretir. 
 
5- İnce ayarlar yapar. 


6- Model olur, bu noktaya gelinceye kadar de kendisine ideal modeller bulur. 
 
7- Önemli olduklarını düşündüğü insanların yanında menfaatleri doğrultusunda yer almaya çalışmaz. 
 
8- İnsana insan olduğu için değer verir. 
 
9- Eğitimin önemini kavramıştır. 
 
10- Mütevazı yaklaşımın ağır bastığı asîl bir davranış biçimi sergiler. 
 
11- Eksiklerini, hatalarını fark edip anî fren yaparak eksiklerini tamamlar; noksanlarını düzeltmeye çalışır. 
 
12- Asla ümitsizliğe düşmez, metin ve sabırlıdır. 
 
13- Aşırı gitmez, taşkınlık yapmaz; aşırı sevinmez ve üzülmez. 
 
14- Dünya nimet ve güzelliklerinden en iyi şekilde faydalanır. 
 
15- Bozgunculuk yapmaz, fitne fesat çıkarmaz, her zaman iyilik ister. 
 
16- Kötü huylarının farkındadır, onları ıslâha çalışır. 
 
17- Hatalarına pişman olur, hemen ardından bir iyilik yapar ve aynı hatayı tekrarlamaz. 
 
18-Allah'tan başkasına yalvarmaz; kimseden korkmaz ve medet ummaz. 
 
19- Zalimleri dost ve sırdaş edinmez, onlara arka çıkmaz, boyun eğmez, zalimlerin tuzaklarından ötürü tasalanmaz; zulme uğramış, yardım bekleyenler uğrunda zulüm ortadan kalkıncaya kadar mücadele eder. 
 
20- Yanlışla mücadelesini haksız ve yanlış yollarla yapmaz. 
 
21- Öfkesini yutar, kızdığı zaman bile kusurları bağışlar. 
 
22- Kimseyle alay etmez, kimseyi ayıplayıp kınamaz. 
 
23- Sû-i zan etmez, gıybet ve dedikodudan titizlikle kaçar. 
 
24- Kusur aramaz, örter. 
 
25- Yumuşak kalpli ve merhametlidir. 
 
26- Başkalarının inançlarına hakaret etmez, edilen topluluklarda oturmaz. 
 
27- Kabalıktan kaçınır. 
 
28- İsteyeni, at üstünde de gelse boş çevirmez. 
 
29- Kimseyi kötü lâkapla çağırmaz. 
 
30- Böbürlenmez, büyüklük taslamaz. 
 
31- Küçümseyerek insanlardan yüz çevirmez, tabiî şekilde tevazuyla yürür. 
 
32- İyiliği başa kakmaz. 
 
33- Şımarmaz, nankörlük etmez, her şeyin kıymetini bilir. 
 
34- Gösteriş yapmaz. 
 
35-Her şeye ibret nazarıyla bakar, ölümden ibret alır. 
 
36- Her işin karşılığını bulacağına inanır. 
 
37- Gönül huzuru ve vicdan rahatlığı ister. 
 
38- İşinin hakkını verir, her adımını titizlikle ve danışarak atar. 
 
39- Cahillerden uzak durur, boş söz işitince yüz çevirir ve vakarla geçip gider. 
 
40- İnsan-ı kâmilin 3 özelliğini uygular: Az yer, az söyler, az uyur. 
 
41- Tedbirlidir, daima hazırlıklı ve uyanık bulunur. 
 
42- Bollukta da, darlıkta da kazancından ihtiyaç fazlasını iyilik yolunda harcar. 
 
43- Ne israf ne cimrilik eder. 
 
44- En iyileri ve sevdiklerinden verir. 
 
45- Borcuna sadıktır. 
 
46- Emeksiz / haksız kazançtan kaçınır, mal biriktirmez, hırsızlığın hiç bir türlüsünü yapmaz. 
 
47- Ana-babasına, eşine, çocuklarına güzel söz söyler, iyi davranır, esirgeyerek alçakgönüllülükle üzerlerine kanat gerer. 
 
48- Akrabalık bağlarını canlı tutar. 
 
49- Hayat arkadaşına sadık kalır ve bunu teşvik eder. 
 
50- İnsanların mahremiyetlerine saygılıdır, izinsiz (randevusuz) girmez. 
 
51- Görevi ehline verir. 
 
52- Herkesçe güvenilir ve dürüst olarak bilinir. 
 
53- En yakınları dahi olsa kimseyi kayırmaz. 
 
54- Yapamayacağı sözü vermez ve gerçekte yapmadığı şeyi söylemez. 
 
55- İlke ve inançlarını arzu ve hevesleriyle her türlü menfaate tercih eder, çaresiz kalsa bile inanç ve ilkelerinden vazgeçmek yerine başka yere göçmeyi tercih eder. 
 
56- Haberin doğruluğunu araştırır; kulaktan dolma bilgiyle, zan ve tahminle konuşmaz; kesin delil olmadan bir şey hakkında münakaşa etmez. 
 
57- Kendi doğrularını başkalarına zorla kabul ettirmeye çalışmaz, sadece en güzel şekilde öğüt verir; hayra çağırır, iyiliği tavsiye eder, kötülükten sakındırır. 
 
58- Doğruyu yapmak için destekçi beklemez. 
 
59- Hakkın hatırını âlî tutar, çokluğu ölçü almaz, çokluk kuruntusuna düşmez. 
 
60- Grupçuluk yapmaz, ortak temeller üzerinde yoğunlaşır, farklılıkları ayrılık sebebi görmez. 
 
61- Düşmanlık üzerine yardımlaşmaz. 
 
62- İnsanların arasını düzeltirler, aralarına ayrılık sokmaz. 
 
63- Zalimlere onurlu ve zorlu, birbirine alçakgönüllüdür. 
 
64- Kin tutmaz, kardeşliği esas alır. 
 
65- Başka fikirlere saygı gösterir, kimseye yanlış düşündüğünü söylemez. 
 
66- "Merhaba!" dediği insanlardan hemen "Ne kazanırım, ne çıkarım olur?" diye düşün¬mez. 
 
67- Arkadaşlarının imkânlarını devamlı kullanmaya kalkmaz, onlara abanmaz, onlar sanki kendisine yardıma mecburmuş gibi bir tavır ve hava takınmaz; hele yeni tanıştığı insanlardan hemen para istemez veya herhangi bir maddî talepte bulunmaz. 
 
68- Kendisi örnekliğini yapmadığı konuda başkalarını tenkit etmez. 
 
69-Kendisini kabul edenlere, sevip sayanlara üstten bakmaz; onları hiçe saymaz, basite almaz. 
 
70- Bilgisiz insanların bilgisizlik ve güçsüzlüklerinden istifadeye kalkmaz. 
 
71- Haklı başarıları kıskanmaz, onlardan rahatsız olmaz, başarılarını kendine mal etmeye çalışmaz; bilakis onları destekler ve alkışlar. 
 
72- Hep kötülük ve eksiklikleri konuşma kalitesizliğine düşmez. 
 
73- Ümit kıran, güven sarsan, sevgi bozan değildir. 
 
74- Haysiyet, şahsiyet, namus, şeref gibi en mukaddes ve hayati önem taşıyan gerçek değerleri basite almaz; ulvî değerleri yıkmaya çalışmaz. 
 
75- Gizli ve aşikâr rüşvet almaz, vermez. 
 
76- Komşusu açken tok gecelemez. 
 
77- Çocuklarını bilgili, kültürlü, ahlâklı, faziletli, güzelliği seven ve güzel olmaya çalışan insanlar olarak yetiştirir; cahil, sapık, ahlâksız, karaktersiz, çirkin, şerir kimseler olarak yetiştirmez. 
 
78- Toplumsal barışı ve sosyal uzlaşmayı zedeleyecek fikir ve hareketlerden kaçınır. 
 
79- Her yeni gününün bilgi, kültür, ahlâk, fazilet, iyilik ve güzellik bakımından bir önceki günden daha üstün olması için çabalar. 
 
80- Öyle hayat sürer, öyle hal ve hareketlere sahip olur ki; onun fazilet ve iyiliğini düşmanları bile kabul ve tasdik ederler.




( bu gün zencefil grubundan gelen bu maili çok beğendim ve sizlerle paylaşmak istedim. )