Pages

31.05.2012

FOTOĞRAF DEPOLAMA ALANIM KALMADI NE ÖNERİRSİNİZ?

Tam da blogumu bu akşam sorunsuz açabiliyorken ve içimden yeni post hazırlamak gelmiş, hazır boş zamanımda varken, şimdi de fotoğraf depolama alanımın kalmadığını öğrendim.
Üstelikde size enfes bir börek tarifi yazıyordum. :)
Bu aralar sizi hep sorunlarla rahatsız ediyorum ama herşey sizin için :)

Şimdi daha önce başına gelen birçok arkadaşım olduğunu biliyorum ve kendilerinden yardım istiyorum.
Fotoğraf depolama kapasitem dolmuş ve ne yapmalıyım?
Google amcam aylık 2.90 dolardan başlıyan fiyatlarla daha fazla depolama alanı sunuyor, sizler ne yapdınız?
Bana ne yapmamı tavsiye edersiniz?
Şimdiden teşekkür ederim :)

30.05.2012

BİLGİLENDİRME

Arkadaşlar son postu yazdığımdan beri bloguma girişlerde yine sorun yaşıyorum.
Kumanda paneline girebiliyorum ama maalesef blogumu görüntüleyemiyorum.
Her seferinde yeniden yükleniyor ve sonunda sayfa açılamıyor, diye yazıyor.
Daha önce de başıma gelmişti ve bir süre sonra düzelmişti, şimdi ne yapacağımı bilemiyorum ve sanırım sorun bilgisayarımdan kaynaklanıyor.
Bunları neden yazıyorum çünkü yorumlarınıza dönemiyorum, yeni post hazırlamış olsam da önizleme yapamadığım için yayınlayamıyorum.  (Bol fotoğraflı ve yazılı bir postu mutlaka önizleme yaparak kontrolden geçiriyorum.)
Yarın bir bilene soracağım inşallah, umarım bu süreç  fazla uzamaz...

Hepinize anlayışınız için teşekkür ederim.
Sevgilerimle.

28.05.2012

TAVUKLU SEBZELİ SALATA

Geçtiğimiz nisan ayı sonlarında Aynur yengem arkadaşlarıyla bir piknik organizasyonu yapıp Emirgan'a gitmeye karar vermişler.
Kalabalık bir grup oldukları için kolejin servisini ayarlamışlar, bana da söyledi gelebilir misin diye.
Başta tamam dedim, çünki Beşiktaş'a Yahya Efendiye'de uğrayacaklarmış beni de iskeleden alacaklardı.
Sonra onlar direkt Emirgan'a gidelim yer bulamayız deyince ben maalesef gelemem dedim.
Anneme ve yengeme gelemeyeceğimi bildirdim.
Sonra eşim ya ne olcak köprüde trafik yoksa ben seni 15 dakikada Emirgana götürürüm deyince, hemen yengemi aradım ben geliyorum ama hiç kimseye söyleme, sürpriz olsun dedim :)
Madem eşim götürecek birşeyler yapmasam olmaz deyip kolları sıvayıp akşamdan girdim mutfağa :)



Daha önce bir arkadaşımda yediğim ve çok beğendiğim tavuklu ve sebzeli salatayı yaptım.
Akşamdan soteledim hepsini, buzdolabına koydum, yoğurdu yanıma aldım ve servis esnasında yoğurtladım.
Maalesef ben gittiğimde herkes tabağına yiyeceklerden almıştı, o yüzden diğer arkadaşların yaptıklarının  fotoğrafını çekemedim :(


Ben Emirgan'a ilk kez böyle pikniğe gittim.
Bir kaç hafta öncesinde zaten arkadaşlarla kahvaltıya gitmiştik.
Piknikte güzel oluyormuş yani :)

Yiyip içtikten sonra ise kızlarla biraz dolaştık, yani ben artık büyüdüm ya, başlarına bekçi oldum :)





Gelelim salatamızın tarifine:

Tavuklu sebzeli salata:

Malzemesi:

1,5 kilo kabak
1 kilo havuç
1,5 paket mantar
1 kioadan biraz az jülyen kesilmiş tavuk
1 kavanoz közlenmiş biber (4-5 adet olabilir)
1 kutu haşlanmış mısır
3 çorba kaşığı mayonez
1-2 diş sarmısak
yoğurt
karabiber, kimyon, nane, tuz
ortalama 1 su bardağı kadar sıvıyağ

Yapılışı:

Jülyen dilimlenmiş tavukları kendi suyunda içine sadece tuz ve kimyon ekleyerek soteleyin.
Kabakları ince uzun şekilde dilimleyip tuzlayıp az yağda soteleyin.
Havuçları ince uzun dilimleyin tuzlayıp az yağda soteleyin.
Mantarların kabuklarını soyun ince dilimleyin tuzunu ilave edip kendi suyunda soteleyin.
Kırmızı biber kavanozda almadıysanız, közleyip ince uzun dilimleyin.
Dikdörtgen borcama ilk önce kabakları alın, üzerine  nane, kimyon ve karabiber serpiştirin.
Kabakların üzerine sırasuyla havucu, mantarı, tavuğu alıp her bir kat aralarına yine nane, kimyon, karabiber serpiştirin.
En üst sıraya kırmızı biber ve mısırı ekleyin.
Yoğurdu ve mayonezi çırpın, içine sarmısakları ilave edin.
Servis yapacağınız zaman üzerlerine yoğurt karışımdan gezdirin, naneyle süsleyip servis yapın.



Toplamda 1 su bardağı kadar bile yağ kullanılmıyor.
Yoğurt miktarı göz kararı yaptım, belki 500 gr civarı olabililir.
Mantarlar kararmasın diye, çabuk çabuk kabukları soyup peçeteyle silip doğradım, sotelerkende bir kaç damla limon sıktım, limonu bildiğimden sıkmadım, bana arkadaşım mantarları limon suda beklet kararmaması için demişti, mantar yıkanmaz diye limonu sotelerken sıktım, bilgisi olan  yorum yazsın hepimiz doğrusunu öğrenelim.

Tam yaz aylarında yenilecek hafif ve lezzetli bir salata.
Aslında çay davetlerinde salata, akşam davetlerinde ise ortaya güzel bir garnitür olabilir.
Hepsi tek tek ince ince doğrandığı ve ayrı ayrı piştiği için, yapımı biraz uzun sürüyor ama kesinlikle uğraştığınıza değiyor.

Emirgan pikniğimizi o gün orada bulunan başka birinin kaleminden de okumak ve diğer yapılan leziz yiyecekleri görmek için buraya tıklayın. 

Şimdilik bu kadar.
Sizleri ihmal ettiğim farkındayım ama inanın bahar yorgunluğundan ve alerjimin azmasından dolayı  pek tadım yok, buradan ve arkadaşlarımın bloglarından da uzak aldım.
Hepinizden afv diliyorum ve çok dua istiyorum.
Sağlıcakla kalın...

24.05.2012

REGAİB KANDİLİNİZ MÜBAREK OLSUN


Sevgili arkadaşlar hepinizin Regaib kandilini tebrik eder, din ve dünya seadetine kavuşmanızı Cenab-ı Hakdan niyaz ederim.
Ben bu gece sizler için çok dua edeceğim, rabbim gönüllerinizde ki hayır dualarınızı kabul eylesin, sizlerden de çok dua bekliyorum.

İsterdim ki, blogu olan arkadaşlarıma tek tek uğrayıp kandillerini tebrik edeyim ama maalesef buna vaktim yok, bugün son pasta kursumuz oldu ve daha yeni geldim eve, malumunuz bu gece kandil ve birazdan aile büyüklerini ziyarete çıkacağız.
O yüzden ziyaretlerinize gelip, kandillerinizi tebrik edemediğim için hepinizden afv diliyorum. 
Bu gece dualarda buluşmak ümidiyle...
Allahü tealaya emanet olunuz.
Hayırlı kandiller.

22.05.2012

ÜÇ AYLARIMIZ MÜBAREK OLSUN.


Zünnûn-i Mısrî hazretleri buyurdu ki:
Recep tohum ekme, Şaban sulama, Ramazan ise hasat ayıdır.”


RECEB AYI:

Dört kıymetli aydan biridir. Bir âyet-i kerime meali:

(Allah’ın, gökleri ve yeri yarattığı günden beri, ayların sayısı on ikidir.
Bunlardan dördü, haram [hürmetli] olan aylardır.) [Tevbe 36]

Resulullah efendimiz, Receb ayına çok değer verir ve
"Ya Rabbi, Receb ve Şabanı bizler için mübarek kıl ve bizi Ramazana eriştir" diye dua ederdi.

Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(Haram aylar, Receb, Zilkade, Zilhicce ve Muharremdir.) [İbni Cerir]

(Haram aylarda Perşembe, Cuma ve Cumartesi günleri oruç
tutana iki yıllık ibadet sevabı yazılır.) [Taberani]

(Haram aylarda bir gün oruç tutup bir gün yemek çok faziletlidir.) [Ebu Davud]

(Receb ayında Allahü teâlâya çok istiğfar edin; çünkü Allahü teâlânın,
Receb ayının her vaktinde Cehennemden azat ettiği kulları vardır.
Ayrıca Cennette öyle köşkler vardır ki, ancak Receb ayında oruç tutanlar girer.)
[Deylemi]

(Receb-i şerifin bir gün başında, bir gün ortasında ve bir gün de sonunda oruç tutana,
Receb’in hepsini tutmuş gibi sevab verilir.) [Miftah-ül-cennet] (Başında demek, ayın
ilk günleri demektir. Ortası, ortadaki günlere yakın olan günler, sonu da, ayın son günleri demektir.)

(Ramazan ayı dışında Allah rızası için bir gün oruç tutan, iyi bir yarış atının
bir asırda alacağı mesafe kadar Cehennemden uzaklaşır.) [Ebu Ya’la]

(Şu beş gecede yapılan dua geri çevrilmez: Regaib gecesi, Şabanın 15. gecesi,
Cuma gecesi, Ramazan bayramı ve Kurban bayramı gecesi.) [İ. Asakir]

(Allahü teâlâ Receb ayında hasenatı kat kat eder. Bu ayda bir gün oruç tutan,
bir yıl oruç tutmuş gibi sevaba kavuşur. 7 gün oruç tutana, Cehennem kapıları kapanır.
8 gün tutana Cennetin 8 kapısı açılır. 10 gün tutana, Allahü teâlâ istediğini verir.
15 gün oruç tutana, bir münadi, "Geçmiş günahların af oldu” der. Allahü teâlâ
Nuh aleyhisselamı Receb’de gemiye bindirdi. O da, Receb ayını oruçlu geçirip
oradakilere oruç tutmalarını emretti.) [Taberani]

(Receb’de, takva üzere bir gün oruç tutana, oruç tutulan günler dile gelip,
“Ya Rabbi, onu mağfiret et” derler.) [Ebu Muhammed]



17.05.2012

EKİM&NİSAN ve PEMBE DENİZ

Bugün sizlere müsadenizle iki cici blog tanıtmak istiyorum.
Her ikiside çiçeği burnunda blogger.

Önce söze Ekim ve Nisanla başlayalım.

Onu kendi kaleminden anlatmak istiyorum:

Ekim&Nisan iki zıddın mükemmel uyumu... İki farklı mevsimi her daim tek bünyede toplamayı başarabilen bir kızın bloğuna girdiniz.  Eh iyi de yaptınız.  Hakkında yazılacak milyon şey var aslında.  Böyle de narsisttir kızımız.:)

  Bu kız; güler, ağlar, çokça konuşur, işine gelmediği zaman ketumlukta sınırları zorlar.  6.5-14 yaş arasını deli gibi okuyarak geçirmiştir.  Her bulduğunu...  Daha sonraları da okur yine bolca.  Ama her bulduğunu değil.  Konvansiyonel bir yaşamı benimser.  Ancak pek de beceremez.  Mutfak onun ikinci odasıdır.  Yeni tarifler denemeye bayılır.  Çevresi de gaza getirir onu bu konuda.  Hayata çıplak gözle veya şeffaf gözlüklerle bakmaktan hoşlanır...  Hele ki pembe gözlükler hiç ona göre değildir.  Yine de pembe rengini gözlük camında olmadığı müddetçe bir şekilde sevmeyi başarmış ve benimsemiştir.  Kedi görünce çıldırır (mutluluktan).  Diğer çoğu hayvan da dahildir buna.  Az ve öz dostları vardır.  Bir de canından çok sevdiği ailesi.  Yakınlarını fazlasıyla şımartır tepesine çıkartır kolay kolay da indirmez...  Ayrıca bu kızın kendisini size bir şekilde muhakkak sevdireceğine dair hiçbir iddiası yoktur...

 Ve bu kadar sanırım.  Yani şimdilik.:)




Bu sevgili kardeşimiz EKİM VE NİSANı izlemek için buraya tıklayın.


Sıra geldi pembe denize.
Sanırım onu da kendi cümleleriyle anlatsam daha iyi olur.

Benim dünyamda denizin rengi "PEMBE"... Gökyüzü "Pembe"... İnsanlar "Pembe"... Sadece benim rengim yok. Saydamlığımdan değil. Çünkü gözlüğümün o kısmı fazlasıyla bulanık... 




Benim en sevdiğim renk pembe biliyorsunuz :)


PEMBE DENİZ arkadaşımızı izlemek için buraya tıklayın. 


Bu iki arkadaşımıza destek olmamız lazım değil mi? :)
Öyleyse hemen onların bloglarına gidip inceliyoruz sonrada izlemeye alıyoruz :)
Şimdiden teşekkür ederiz :)




Sağlıkla, mutlulukla kalın...
Sevgilerimle.

16.05.2012

BİR ÖDÜL, İKİ MİM :)

Dün gece blogumda sorun çıkmıştı, bir türlü giremiyordum hep hata veriyordu.
Çok panik olmuştum ve birazda ne birazı fazlasıyla da canım sıkılmıştı :)
Sağolsun bazı arkadaşlar ilgilendiler, herşeyi denedim ama sorunu çözedim, bu sahta aynı sorun devam ediyordu. 
Ama akşam gönülsüzce bilgisayarımı yeniden açıp sayfama tıkladım ve da da daammm hemen açıldı :)
Nasıl sevindim anlatamam :) :)
Hemen o heyecanla yorumlarımı cevapladım, bloguma baktım doya doya :) :)
Şimdi de aynı heyecanla post hazırlıyorum, birikmiş mimlerimi cevaplayayım dedim.
İlk olarak sevgili Lezize (İrem) bana ödül göndermiş, ''The versatil blogger'' ödülü.


İremle birkaç yıl önce hıımm yaklaşık olarak 4-5 yıl önce onların bir akrabasında tanışmıştık.
Bizlere nefiss yiyecekler hazırlamıştı ve o zaman bir blogu olduğunu öğrenmiştim.
O günden beri kendisi takip ediyorum, size de tavsiye ederim.

İrem'e bu güzel ödül için çok teşekkür ederim.
Ödülün şartları varmış kendimiz hakkında 7 gerçek yazacakmışım ama ben zaten burada açıklamıştım.
Gelelim mimlere:

Mimlerin ikisi de mim cevaplamayı çok sevdiğimi bilen sade ve derin blogundan geliyor.
Deeptone'a da çok teşekkür ederim bir kez daha beni mimlediği için.

İşte 1. mim:

1. Evlilik gerekli midir?

Ben bu mimi biraz fazla ciddiye alıyorum ve bekar gençlerimize tavsiye niteliğinde cevaplıyorum.

Dinimizde evlilik; sorumluluğunu kaldırabilecek kimseler için övülmüş meth edilmiş, fakat bu yükü kaldıramayacak geçimsiz kimseler için men edilmiştir.

Hadis-i şeriflerde evliliğin güzelliği ile ilgili peygamber efendimiz şöyle buyuruyor:

(Evlenen, dininin yarısını korumuştur. Artık diğer yarısını korumak için de Allahü teâlâya karşı gelmekten sakının!) [Taberani]

(Şükreden kalbe, zikreden dile ve ahiret hususunda size yardımcı olacak saliha bir hanıma sahip olmaya çalışın!) hadis-i şerifinde hanımın, zikir ve şükürle beraber buyurulması, saliha hanımların bir nimet olduğunu göstermektedir. Dinini korumakta yardımcıdır. (Tirmizi)

(Bir genç evlenince, şeytan şöyle der: “Eyvah, dinini benden korudu.”) [İ. Asakir]

Hazret-i Ömer buyurdu ki:
(İmandan sonra, iyi bir hanımdan daha büyük nimet yoktur.)

Yine peygamber efendimiz evlilliğin sorumluluğunu taşıyamayacak kimseler hakkında ise hadis-i şeriflerde

(İkinci asırdan sonra insanların en hayırlısı, gailesi az ve çoluk çocuğu olmayandır.) [Ebu Ya’la]

(Gün gelir, kişinin helakı, hanımının, ana-babasının ve çocuklarının elinden olur. Bunlar onu, fakirlikle ayıplar. Gücünün yetmediğini kendisinden isterler. Kişi bu sebeple tehlikeli işlere girer ve dini gider, helak olur.)
 [Beyheki]

Kıyamette insanın ilk hasmı aile efradıdır. Derler ki: (Ya Rabbi, bundan hakkımızı al! Biz bilmiyorduk. O bize haram yedirdi.) Çoluk çocuğun hakkı alınır. Sadece mal bakımından değil, ilim bakımından da aile efradını cahil bırakmamalıdır! Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Kişi, ehlini cahil bırakmaktan daha büyük günahla huzur-i ilahiye çıkamaz.)[Deylemi]

buyurmuştur.


2. Evliliğe kadın bakışı, evlilik kadın için tek gelecek midir?

Yalnızlık Allahü tealaya mahsustur.

Ben biraz konuya kader olarak bakıyorum.
Eğer Allahü teala alnımıza yazdıysa biz istesek de istemesek de evliliğe pekii diyebiliyoruz, kaderimizde yazan ne ise onu yaşıyoruz. 


3. Erkeklerin evlilik hakkında görüşü nedir? 

Eşime sordum :)

Dedi ki:

Allahü teala isteyen herkese ihlaslı, samimi, eşini günaha sokacak şeylerden sakınan, tesettürüne riayet eden,  hayırlı bir hanım nasip etsin.

Dinimizde evlilik hakkında daha kapsamlı bir bilgi almak isteyenler evlilikrehberi.net adresinden bilgi alabilirler.

Şimdi geçelim 2. mime:

1. Mesleğin seni mutlu ediyor mu?

Ev hanımıyım ama asla boş duran bir insan değilim, devamlı birşey üretip satmayı ticareti çok seviyorum ve sürekli evden satışlar, siparişler falan alıyorum.
Kafam ticarette fazla çalışıyor, bunu evden değil de mesela bir butik de veya bir cafe de yapsam daha mutlu olurdum.

2. Dilediğin meslek miydi?

Biraz ayran gönüllüyüm sanırım, meslek olarak defalarca karar değiştirmiş biriyim, ama iş yukarıda dediğim gibi ticarete esnaflığa gelince evet evet hem de çok istiyorum. Hem de 10 yıldan fazla bir süredir. :)

3. Yalnız mı yoksa evli olmayı mı tercih edersin?

Tabii ki evli olmayı tercih ederim, yalnızlık Allaha mahsustur. Ama başkasıyla değil aşkımla ''dünyaya bir daha gelsem sevgilim, arar bulurum yine seni severim'' :) 


4. Tatsız durumlardan kaçmak için yalan söyler misin? dürüst ol.

Allahü teala yalan söyleyen kimselere çok acı azaplar yapacağını bildirmiştir.
Yalnızca istisnai durumlarda yalan söylemeye ruhsat verilmiştir.
Bunlar iki dargın kimsenin arasını yapmak, karı-kocanın arasını yapmak vs. gibi.
İşte bu yüzden dünya için yalan söylemem ve söyleyenden de korkarım.

5. Yabancı dil konuşuyor musun?

Biraz ingilizce var ama öyle pek konuşacak kadar değilim maalesef. :(

6. Rüyandaki evde oturuyor musun?

Hayır.
Hayatın gerçekleri ile yaşıyorum...

7. Taşınmak veya yurt dışına gitmek, yerleşmek istiyor musun?

Sırf arkadaşlarımıza yakın olmak için lüksü ihtişamı elimizin tersiyle itip mütevazi bir yere ehli sünnet arkadaşlarımızın yanına taşındık.
Bundan sonra da yine bu semtte: defalarca taşınmış (hatta bunlardan biri özenerek yaptırdığımız kendi evimizdi) biri olarak artık içinde huzurla, ağız tadıyla oturabileceğim evim olsun istiyorum. 

8. Çevreye ve hayvan korumaya hiç katkın var mı?

Çevreye karşı duyarlıyım, ama hayvanlar için aynı şeyi söyleyemeyeceğim.
Börtü böcek dahil bütün hayvanlardan korkan biri olarak asıl beni hayvanlara karşı koruyun :)

9. Tv ve filmleri sever misin?

Şimdi tv sevmiyorum desem yalan söylemiş olurum, çünkü karşısına geçipte izliyorsan -yok canım sevmiyorum diyemezsin. Öyle tv düşkünü falan değilim hatta eve sokmamak için çok mücadele ettim, ama sonunda yenildim, şimdi izliyorum şu aralar ise tv deki tek takıntım Suskunlar dizisi.
Film ise eşimle bir dvd arşivimiz var, beraber film izlemeyi çok seviyorum.
Sadece eşimle değil arkadaşlarımla da film izlemek büyük keyif veriyor.

10. Bırakmak istediğin kötü huyun var mı?

Ahh olmaz mı, keşke eşim gibi bende sinirlerimi aldırmış olsaydım... :(

11. Loto veya benzeri şans oyunları oynar mısın?

Asla!
Dinimizde loto ve benzeri oyunlar kumara benzetilmiş ve kat-i suretle men edilmiştir.
bu konu hakkında detaylı bilgiyi dinimizislam.comdan bakabilirsiniz.

Böylece iki mimi de cevaplamış oldum, pek eğlenceli gelmedi sanırım size cevaplarım :)
Fazla ciddeye aldım galiba :) 

Mimler ve ödüller:

Ekim&Nisan, Pembeli Deniz, Nabrut, Güzel şeyler dükkanı, Şehirler arası aşk, Nilce birşeyler, Dilekce hayata dair, Zeytin çekirdeği arkadaşlarıma bir de daha bu mimleri cevaplamamış olan arkadaşlar varsa onlara da gelsin.
İstediğiniz mimi seçmekte özgürsünüz veya her ikisini de alıp cevaplayabilirsiniz. :)

Buraya kadar sabırla okuduysanız sizlere de teşekkür ediyorum, epey uzun bir yazı hazırlamışım :)
Herkese mutlu ve sağlıkla günler diliyorum.
Hoşçakalın :)

15.05.2012

HELP HELP HELP

Arkadaşlar; blogumda bu gece farkettiğim bir sorun var, kumanda paneline rahat giriş yapıyorum ancak bloguma giriş yaparken problem çıkıyor ve görüntüleyemiyorum.
Şöyle ki sayfa defalarca yeniden yükleniyor sonra da sayfa görüntülenmiyor diye bir yazı çıkıyor.
Bu sorunu şu an sadece bilgisayarımda yaşıyorum, İpadden  sorunsuz girebiliyorum.
Sorunun ne olduğunu ve genel mi olduğu hakkında hiç bir fikrim yok, bir kaç bloga girmeyi denedim ve rahat girebildim.
Yalnızca ben mi bloguma girmekte sorun yaşıyorum, yoksa sizlerde benim bloguma girerken aynı sorunları yaşıyor musunuz?
Açıkcası çok moralim bozuk ve sinirlerim tepemde, tam da artık fırsat bulup, yorumlarınızı onaylayıp cevaplayacağım zamanda böyle bir şeyle karşılaşmak beni altüst etti. :(
Bir bilginiz varsa ne olur yardım edin. :(
Nolurrrrr...

8.05.2012

ALMAN PASTASI 2

İşte benim çocukluğumun en sevilen  pastası :) 



Ben küçükken, annem fırından ekmek alırdı, fırın dediysem bir taraftan pasta, börek vb. şeylerde yaparlardı.
Annem, her ekmek almaya gittiğinde bana oradan mutlaka alman pastası alırdı.
Gele gide artık annemi tanıyan çalışanlar; eğer o gün taze değilse kaş-göz işaretleriyle anneme almamasını söylerlerdi.
Hey gidi günler heyy...

Benim en sevdiğim alman pastası bu şekilde olanı, hani burada tarifini verdiğim alman pastası ise evlerde annelerimizin yaptığı ilk pasta olma ünvanını taşır, işte onu ise hiç aramam.

Geçtiğimiz haftalarda pasta kursumuzda Filiz hocayla haftaya neler yapsak diye düşünürken, bu pastayı çok seven ikili; Demet ve ben atıldık, 
-hocam nooolurrr alman pastası yapalım.  diye.
Filiz hocamız da hemen peki dedi ve bir sonraki haftayı iple çeker olduk. :)

Alman pastasının yapımında bizim grup görev aldı, ben hamurunu yoğurdum, Demet ununu ilave etti :)
Ayşegül abla ve Tuna ise ara kremasını yaptılar.
Hamur o kadar güzel mayalanmıştı ki, Filiz hoca -çok güzel bir hamur olmuş, tatlı hamurlarının kabarması aslında zor olur, deyince ben oturduğum yerde kollarımı şöyleee bir kaldırdım, hani koltuklarım kabardı derler ya işte o şekil :) 
Eee Demet bu boş durur mu? 
-ben unu ilave etmesem sen yoğurabilecektin sanki. diye çemkirdi.

Ama halimizi görseydiniz gülmekten kırılırdınız :) :)
Biz kasım kasım kasılarak sonunda Alman pastamızı bitirdik.
Yani öyle fotolar çektim ki o güne dair, şimdi bile kahkahalarla gülüyorum :)

Bir arkadaş alman pastasına seni şimdi öyle bir yiyeceğim bakışı atarken :)
Sonra ağzı dişleri çikolatasına bulanmış halde, sanki zombi gibi :) 

Şimdi size de vereyim tarifini sizde güle eğlene yapıp yiyin :)


ALMAN PASTASI:

Malzemesi:

Hamur için:

1 kg un
200 gr. tereyağ veya alba veya margarin
3 yumurta
200 gr. toz şeker
40 gr. maya
1 tatlı kaşığı mahlep
1 su bardağı ılık su
2 gr damla sakızı

Kreması için:

1 kg süt
120 gr mısır nişastası
3 yumurta
250 gr toz şeker
100 gr margarin veya tereyağ veya biskin olabilir
1 paket vanilya

Üzeri için:

pudra şekeri
veya 
eritilmiş bitter çikolata

Yapılışı:

Kremanın yapılışı:

Sütü kaynatarak soğumaya bırakınız.
Başka bir tencerede nişasta ve yumurtaları karıştırınız.
Soğuyan sütün 1/3'ini karıştıra karıştıra ilave ediniz iyice yediriniz.
Sürekli karıştırarak pütürlenmeden kalan sütü de ilave ediniz.
Kaynayınca şekerini ilave ederek 2-3 dakika sonra ocaktan alınız.
Yağ ve vanilyasını ekleyiniz.
Mikserle çırparak soğutunuz.
Soğumuş kremayı daha rahat kullanabilmek için sıkma torbasına doldurunuz.

Hamurun yapılışı:

1 bardak ılık suda önce maya eritilir.
Damla sakızı havanda dövülür.
Un hariç diğer malzemeler karıştırılır.
Unu ilave edilip hamur yoğurulur ve birkaç saat dinlendirilir.

Dinlenen hamurdan yumrta büyüklüğünde bezeler koparılarak yuvarlanır ve fırın tepsisine dizilir.
Yaklaşık olarak 15- 20 dakika da tepsi mayası için bekletilir.
150-170 derece ısılı fırında 25-30 dakika pişirilir.
(herkesin fırını farklıdır, pişme süresini kendi fırınınıza göre yapınız)
Pişirilen hamuru enine ortadan bıçakla ikiye keserek, sıkma torbası yardımıyla kremadan sıkın.
Üzerine isterseniz eritilmiş çikolata isterseniz pudra şekeri serpiştirerek servis yapın.

Sonrada ağzını şapırda ta şapırda ta (başkasının midesini bulandıracak gibi değil ama :) ) ham hum mideye indiriyoruz.

Yapacak olanlara kolay gelsin, iyi eğlenceler :)
Yaparken kulaklarımı çınlatmayı unutmayın :)
Bir de yaptığınız zaman bir tanede benim için yiyin :)
Anlaştık mı?


(Bu aralar çok yoğunum, yorumlarınıza dönemedim, ilk fırsatta cevaplayacağım, kusuruma bakmayın lütfen, bu postu da küçük bir fırsattan istifade yazıyorum, sağlıkla mutlulukla kalın. Sevgilerimle.)

3.05.2012

KURSUMUZDAN PASTALAR 1

Bugün pasta kursumuzda sınavımız vardı.
Şimdi, ne sınavı aaaa pasta kursunda da sınav mı olurmuş? dediğinizi duyar gibiyim :)
Olur olur hem de bu ikinci sınavımız, ilki birinci dönem sonunda kremalı pastalardaydı.
Bu sefer ki ise şeker hamuru kaplamalı olacak ve sergiye çıkacaktı.
İkiye bölündük ve ilk grup bu hafta yaptı buna bende dahildim, diğer arkadaşlar haftaya yapacaklar.
İsterseniz şimdi ben yine sözü kısa keseyim ve işi fotoğraflara bırakayım.
Bakın bakalım sizce  biz bu sınavda başarılı olmuşuz mu? :) 


Nükhet'in pastası


Hadiye'nin pastası


Nur'un pastası


Ahu'nun pastası


Gülnur'un pastası


Azime'nin pastası


Ayşegül ablanın pastası





Meral'in pastası


Yoğurtlu mantı çok orijinal bir fikir olmuş


Ben buna bayıldım, çalakaşık dalasım geldi :)


Bu da benim pastam 


Sizce nasıl görünüyor?


Pastalarımızın toplu hali


Hepsi bir arada çok güzel görünüyorlar


Bütün arkadaşlarımın ellerine emeklerine sağlık.

Evet pasta turumuz sona erdi :)

Eee nasıl buldunuz?
 Beğendiniz mi?
 Buraya kadar geldiyseniz eğer artık bir yorumla favori pastanızı söylersiniz herhalde :)

Ayrıca özel günler için pasta siparişlerinizde alınır, herhalde hatırlatmama gerek yok :)
Hayırlı Cuma'lar...

2.05.2012

OTLU POĞAÇA

Bugün, bu saatte hazır vaktim varken, blogumu boş bırakmamak adına, aldım kucağıma laptobumu başladım yazmaya.
Eşim Kuzey Güney izliyor ben bir yandan ona çay taşırken bir yandan nette dolanıyorum işte.
Kuzey-Güney demişken dizi başladığında yemek yiyorduk, yeni bölüm başladı eşim koştu televizyonun başına bende masayı topluyorum. Galiba Kuzey ambulansı arayacak, numarası kaçtı, ambulansın numarası kaçtı, diye sesli düşünüyor.

Ben de mutfaktan eşime seslendim bakalım ne diyecek diye:
--Canım ambulansın numarasını biliyor musun?

Hiç düşünmeden cevap veriyor:
--155 değil miydi???

Ben:
--O polisin numarası, ambulansın kaçtı?

Muzip muzip gülerek cevap verdi:
--911 

Ben:
-Biz Amerika'da mı yaşıyoruz aşkım, Türkiye'de 112.

--İyi de bütün yabancı filmlerde bangır bangır 911 diyorlar, bizim filmlerimizde ise 112'den hiç bahsedilmiyor.

Eşim yerden göğe kadar haklı, bütün Amerikan dizi ve filmlerinde 911 den sürekli bahsediliyor, bizim dizi ve filmlerimizde ise maalesef 112 den hiç bahsedilmiyor.
Sokaktan geçen vatandaşı durdursak alacağımız cevap çoğunlukla aynıdır...
Burda küçük de olsa bir hatırlatma yapmak istedim sizlere.

Neyse canım bugün size dizilerden değil otlu poğaçamdan bahsedeceğim :)


Otlu poğaçayı pasta kursumuzun ilk haftalarında yapmıştık,  çok lezzetli olmuştu.
Evde ise ancak arkadaşlarımın geldiği kahvaltıya yapmak kısmet oldu.
Açıkcası kendi yaptığımın bu kadar lezzetli olacağını hiç düşünmezdim :)
Böyle yumuşacık puf puf o kadar da leziz oldu ki anlatamam.
Ama o günden sonra ilk fırsatta yayınlarım diye düşünüyordum ki, unuttum :)
Pazartesi bir arkadaşımla konuşurken birden aklıma geldi aaa ben otlu poğaçayı yazmadım, diye. :)
Kısmet bugüneymiş demek ki :)

OTLU POĞAÇA

Malzemeler:

1 paket yaş maya
3 yumurta
1 su bardağı su
1 su bardağı yoğurt
yarım su bardağı sıvıyağ
250 gr. margarin veya tereyağ veya *alba
50 gr. tuzot
1 çorba kaşığı şeker
1 çorba kaşığı tuz
yarım demet kıyılmış maydanoz
yarım demet kıyılmış dereotu
1 rendelenmiş havuç

İçi için:

350 gr. beyaz peynir

Üzeri için:

2 yumurta sarısı
susam, çörekotu

Yapılışı:

Derin bir kabta su, şeker ve maya kabartılır.
Yoğurt, sıvıyağ, yumurta, tuz, margarin, tuzot karıştırılır.
Un ilave edilip aldığı kadar unla yumuşak bir hamur yoğrulur.
Mutfak tezgahına alınıp dereotu, maydanoz, havuç ilave edilip tekrar yoğrulur.
Mayalanması için üzeri örtülerek birkaç saat dinlendirilir.


Mayalanan hamurdan 60-65 gr.lık parçalar koparılır.


Ortası açılır, içine ezilmiş beyaz peynir konulur.


Kapatılıp avuç içinde yuvarlanıp tepsiye dizilir.
Tepsi mayası için biraz daha bekletilir.
Üzerine yumurta sarısı sürülüp, susam çörek otu serpilir.
180 dereceli fırında kızarana dek pişirilir.


Sonrada afiyetle mideye indirilir :)

Kursta yuvarlak yapmıştık, tereyağ kullanmıştık.
Ben klasik poğaça şeklinde yaptım ve içine *alba yağ kullandım.
Alba yağ pastanelerde poğaçalarda kullanılan bir yağ, ama süper lezzetli yapıyor poğaçaları.
Böyle hem yumuşacık, hem de hazır poğaçalardaki gibi kıyır kıyır olmasını sağlıyor.
Ayrıca daha geç bayatlıyor, aynı yumuşaklık ve tazelik ertesi güne de kalıyor.

İşte böyle efendim, bir postun daha sonuna geldik, benim yarın sabah pasta kursum var, maket pasta yapacağız, herkes kendisi yapacak.
Hepinize iyi geceler diliyorum, Allah rahatlık versin :)

1.05.2012

HUZURLARINIZDA ÇOK YÖNLÜ BLOGGER ÖDÜLÜ

Merhabalar  :)
Bu gün dışarısı günlük güneşlik ev ise hafif serin.
Keyifler güzel, 1 mayıs işçi bayramı sebebiyle tatil, bizim evde de ben bu günü kendimi tatil ilan ettim :)
Bizde evde çalışıyoruz hemde karın tokluğuna, ehh bu gün bize de tatil olsun değil mi? :)

Bu güzel günde size büyük bir heyecanla aldığım çok yönlü blogger ödülümü göstermek istiyorum.
Ödül tabi ki beni hiç bir zaman unutmayan Sade ve Derin ve  Bir kase Lezzet arkadaşlarımdan geliyor, her ikisine de çooooook teşekkür ediyorum.



Şimdi bu ödülün de birde kuralları var, onları da uygulamak lazım :)

1. Ödülü 11 arkadaşına vereceksiniz:

Bu biraz zor olacak tabii ki, ben 11 arkadaş olarak sınırlayamam, istiyorum ki bütün arkadaşlarıma gelsin:
Şöyle ki:
En başta canım arkadaşlarım Dilekce hayata dair, Güzel şeyler dükkanı, Nabrut, Armutun sapı, Cicibicişeyler, Cadı kızın dırdırı, Sessiz teyyare, Zeytin çekirdeği, October&april, Umut sepeti, Bir tutam kekik, Hayat melodisi, Şehirler arası aşk, Hayat geçip giderken, Nil'in Moda ve yaşam yorumları, Swotpisces, Sezobigo, Düşlerimden inciler, İkiz annesi,  Sevgiden esintiler, Değmesin yağlı Boya, Zeymuran cafe, Nohut oda, Sevecen, Limon çiçekleri, Zeynep&Zeynep, Cefe biscuitje, Zeliş'le ordan burdan,  Yemek sevdam Elif, Fransalı gelin, Şantiyenin gülü ne yolluyorum.
İsmini yazmayı unuttuğum arkadaşlarım varsa kendilerini hatırlatsınlar ve bu ödülü kabul etsinler.

2. Ödül verdiklerinizin bloglarına haber vermeniz gerekiyor.
İnşallah fırsat bulursam hepsine de uğrayıp haber veririm.

3. Kendimizle ilgili 7 gerçek paylaşıyoruz.

Daha önce de kendim hakkında 7 gerçek paylaşmıştım sanırım bunlar pek değişmez :)

1. beklemekten nefret ederim,
2. ani seslerde acaip sinirlenirim.
3. çok hassas ve kırılganım
4. teknoloji bağımlısıyım 
5. hala bir iphone sahibi (maalesef) değilim ve inatla 5'i bekliyorum :)
6. takım takıntım var, herşey birbiriyle uyumlu olmalı.
7. çabuk sinirlenir ve çabucak sakinleşirim.

4. Size ödül verenlere teşekkür edin.

Bir kez daha beni bu ödüle layık gören arkadaşlarım, sade ve derin ve bir kase lezzet'e çok teşekkür ederim.

5. Ödül fotosunu blogunuza ekleyin.

Yukarıda zaten ekledim.


Bu hafta cevaplanacak 2 adette mim var, bakalım fırsat bulursam onları da yayınlıyacağım :)
Hepinize mutlu ve alerjisiz günler diliyorum :)