Pages

27.03.2012

SES BİR İKİ ve PİLELİ BÖREK AYIBI

Merak eden arkadaşlar olmuş, küçük bir ses vereyim dedim.
Geçtiğimiz hafta çok hasta oldum ve acile zor gittim, dr. zatürreden şüphelendi ama çok şükür korkulan olmadı, bronşit olmuşum, kolumu kıpırdatacak halim yoktu, 1 hafta annem gelip kaldı ve beni bakıma aldı,  sonrasında ben annemde kaldım.
Çok şükür artık daha iyiyim şimdi de sağolsun abimin eşi beni yalnız bırakmadı, küçük prensesim halasının bal kuzusu ile oynuyoruz, bu yüzden bütün vaktimi bal kuzumla beraber geçiriyorum, blogumla ilgilenmeye fırsatım olmuyor.
Buraları ve sizleri çok özledim, hiç bir arkadaşın bloguna da uğrayamadım en kısa zamanda teker teker uğrayıp hepinize selam bırakacağım.
Ve yine kaldığımız yerden bomba gibi devam edeceğiz :)

Bu arada bir de serzenişte bulunacağım.
Bu gün bir izleyicim haber verdi, kendisine teşekkür ediyorum.
Geçtiğimiz günlerde bir blogda bizim taa aralık ayında pasta kursunda yaptığımız basit ve şık börek (nam-ı diğer pileli börek) tarifini gördüm, hatta twitterda yazmıştım ''herşeyi kendimize mal etmeyi ne çok sever olmuşuz ne yani iki satırla aldığın kaynağı yazsan ne olur'', diye.
Ben pileli börek tarifini yazarken  uzun araştırmalarıma rağmen bloglarda bu tarifi bulamamıştım, illa ki iddialaşmayacağım ama neredeyse ilk ben yazdım, 
Bu gün sevgili izleyicimin ikazıyla bir baktım ki her yer pileli börek kaynıyor, bir çok blog yazıyor ve üstelik sanki kendileri bulmuşlar düşünmüşler gibi, blogumun ne bir linki ne de bir ismi geçiyor. 
Bir kısmı ise anlı şanlı bin küsürlerde izleyicileri olan bloglar, ne yani aldığınız veya esinlendiğiniz kaynağı yazsanız incileriniz  mi dökülür???  
Falanca blogda görmüştüm hoşuma gitti demek çok mu zor geldi?

Umarım bu yazdıklarım yerine ulaşır da varsa bir yanlışlık düzeltilir.
Çok mu şey istiyorum sanki...

12.03.2012

İYİLİK YAP AT DENİZE...

Allahü teâlâ, her çalışana çalıştığının, her iyilik yapana iyiliğinin ve her kötülük yapana da kötülüğünün karşılığını, elbette verir. Herkes istediğini yapar, yaptıklarının da karşılığını bulur. Zerre kadar iyilik veya kötülük yapana, karşılığı verilecektir. Hiç kimsenin yaptığı iyilik ve kötülük, karşılıksız kalmayacaktır. Zilzâl sûresinin 6, 7 ve 8. âyetlerinde meâlen;
(O gün, insanlar amellerinin karşılığını görmek için, fırka fırka hesâp yerine giderler. Kim zerre miktârı kadar hayır işlemiş ise, onun mükâfâtını görür. Kim de zerre miktârı bir kötülük işlemiş ise, onun cezâsını görecektir) buyurulmuştur. 
Vehb bin Münebbih  hazretlerinden rivâyetle şöyle bir hâdise nakledilmektedir:

“GÖRDÜKLERİNE HAYRET ETME!”
“Vaktiyle İsrâiloğullarından bir âbid, nehrin kenarındaki ibâdethânesinde ibâdet ederdi. Âbidin yakınında, bir elbise tâmir ve temizleyicisi de vardı. Bir gün belinde para kemeri bulunan bir atlı gelir, kemerini ve elbisesini çıkarır. Nehirde elbisesini yıkar ve orada kurutur. Daha sonra yıkayıp kuruttuğu elbisesini giyer, fakat para kemerini orada unutup gider. Atlı gittikten sonra oraya,  bir balıkçı gelir, serpme ile balık avlamaya başlar. Bir ara atlının unuttuğu para kemerini görür ve onu alıp çekip gider. Sonra atlı gelir, para kemerini orada bulamaz. Elbise tâmir ve temizleyicisine;
-Para kemerimi burada unutmuşum, sen mi aldın? diye sorar. Adam da;
-Ben öyle bir şey görmedim ve almadım, cevabını verir. 
Orada elbise tamir ve temizleyicisinden başka kimseyi göremeyen atlı adam, verilen bu cevaba çok kızar ve kılıcını çekip elbise temizleyicisini öldürür. Âbid, ibâdet yaptığı yerden bu hâli görünce, hayretten küçük dilini yutacak gibi olur. Daha sonra kendisini toplarlayan âbid, Allahü teâlâya; 
“Yâ Rabbî! Para kemerini balıkçı alır, fakat elbise temizleyici öldürülür. Bunun hikmeti nedir?” diye niyâzda bulunur. 
Gece olur ve âbid yatağına yatıp uyur. Uykusunda bir rüyâ görür ve kendisine şöyle hitâb edilir:
“Ey âbid ve sâlih kul, gündüz gördüklerinden hayrete kapılma, şüpheye düşme, Rabbinin ilmine müdâhale etme! Şunu iyi bil ki, o atlı, balıkçının babasını öldürüp malını almıştı. Para kemeri onun babasının malındandır. Elbise temizleyicisine gelince, onun sevap sâhifeleri dopdolu idi. Ancak o sâhifelerde günâh da vardı. Atlının amel defteri ise, günâhlarla dolu idi. Sevâp hânesinde tek bir sevâptan başka bir şey yoktu. Elbise temizleyicisi öldürüldüğü vakit, amel defterindeki günâh silindi, atlının amel defterindeki sevâb da silindi. Senin Rabbin dilediğini yapar, istediği şekilde hükmeder...”   

BİR KURUŞ HAK YİYEN!..
Şu hususu hiçbir zaman unutmamalıdır ki, bir kuruş hîle yapan, bir kuruş hak yiyen, bunun cezâsını muhakkak görecek ve çekecektir. Aynı şekilde, çok küçük bir iyilikte bulunan da, bu yaptığı iyiliğinin karşılığını mükâfat olarak görecektir. Hiç kimsenin yaptığı, yanına kâr kalmayacaktır. Enbiyâ sûresinin 47. âyet-i kerîmesinde meâlen;
(Kıyâmet günü terâzî kuracağım. O gün, kimseye zulüm edilmeyecektir. Herkesin, dünyâda yapmış olduğu zerre kadar iyilik ve kötülüklerini meydâna çıkarıp, terâzîye koyacağım. Herkesin hesâbını yapmaya yetişirim) buyurulmuştur. 
Netice olarak, mü’min ve kâfir herkes, kıyâmette, dünyâda yapmış olduklarını görürler. İtikadı düzgün bir mü’minin, dünyâda iken tövbe etmiş ise, günâhları affolunur ve yaptığı hayırlara, iyiliklere, sevâp verilir. İnkâr edenlerin ve bid’at sâhibi olanların, dünyada yaptıkları hayırları, iyilikleri reddediler ve işledikleri kötülükler için cezâ görürler. Âhırette en büyük ve sonsuz olan cezâ, küfür yani inkârdan dolayı olur. Zira inkâr edenler ve o şekilde îmânsız olarak ölenler, Cehennemde ebediyyen, sonsuz olarak kalacaklardır. Peygamber efendimizin  buyurduğu gibi:
(Cebrâîl aleyhisselâm bana geldi, dedi ki: Yâ Muhammed! İstediğin gibi yaşa, muhakkak öleceksin. İstediğini sev, muhakkak ondan ayrılacaksın. İstediğini yap, muhakkak karşılığını göreceksin.)
Bugünkü Türkiye gazetesinde Osman Ünlü hocamızın köşe yazısı benim cok hoşuma gitti ve sizlerle paylaşmak istedim...

8.03.2012

NESKAFELİ KURABİYE



Bir kadın çocuktur aslında..
Çocuk gibi davranmayı sever.
Erkeğin kendisine bir çocuğa gösterdiği şefkati göstermesini de ister.
Bir çocuğu okşar gibi incitmekten korkarak okşamalıdır erkek kadını.
Ama her kadın çocukça da olsa dinlenilmesini, dikkate alınmasını ister.
Yani bir kadının çocukluk yapmasına izin vereceksiniz,
ama asla onu bir Çocuk olarak görmeyeceksiniz.

Bir kadın güçlüdür aslında.
Hatta erkeklerden çok daha güçlüdür.
Ama bu gücünü her zaman ortaya koymasını sevmez.
İster ki Erkeğin gücü kendisine huzur versin.
Kendi kendine yapabileceği şeyleri bile Erkeğin yapmasını bekler.
Böylece hem daha kadın olduğunu hissedecektir hem de
erkeğinin ne kadar güçlü olduğunu görecektir.
Ancak kadın gücünü göstermek istediğinde onu engelleyemezsiniz.
Yapmak istediği bir şey varsa mutlaka yapar.

Bir kadın sevgilidir aslında.
İçinde her zaman sevgiyi taşır.
Sevdiklerinden kolay kolay ayrılamaz. Sevdiklerini kolay kolay kıramaz.
Zor sever ama tam sever.
Bir kadının tam anlamıyla sevebilmesi için
yüreğinin kabul ettiğini beyninin de kabul etmesi gerekir.
Ve sevmezse de onu asla sevmeye zorlayamazsınız.
Belki kolayca yüreğine girebilirsiniz.
Ancak beyninde yer etmemişseniz her an terk edilebilirsiniz.
Sevmediği halde terk etmeyen kadınlar da var elbette.
Bunun nedeni ise engelleyemedikleri "acımak" duygusudur.

Bir kadın yalnızdır aslında.
Hiçbir zaman kadını bütünüyle elde edemezsiniz.
Kendisine ait bir dünyası vardır ve orada hep yalnızdır.
O dünyaya kimsenin girmesine izin vermez.
Hiçbir anahtar o dünyanın kapısını açamaz.
Yalnızlık onun sığınağıdır.
O sığınağa ne zaman gireceğine, ne kadar kalacağına hep kendisi karar verir.
Sığınaktayken oradan çıkmaya zorlarsanız onu sonsuza dek kaybedebilirsiniz.

Bir kadın bilgindir aslında.
Neler yapabileceğini erkek aklı hayal bile edemez.
Yapıcılığının sınırı yoktur.
Ama bunu ortaya çıkartmak için hayatının erkeğini bekler.
Hoyratça harcamaz yaratıcılığını sadece erkeğine saklar.
Bir kadının gerçek erkeği olmayı başarabilmişseniz çok şanslısınız demektir.
Çünkü yaşamınız asla sıradan olmayacaktır.

Bir kadın hayattır aslında.
Çünkü hayatın içinde olan her şey ancak kadınlar olduğunda anlam kazanıyor.
Yemek yemek, su içmek bile.
Bir kadının elinden içtiğiniz suyla kendi kendinize bardağı doldurup
içtiğiniz su arasındaki lezzet farkını anlayabiliyor musunuz?

Anlıyorsanız ne mutlu size. Anlamıyorsanız, ne yazık ki yaşamıyorsunuz... 



Bu gün dünya kadınlar günü, bende bu güne özel bir yazı hazırlamak istedim sizlere.
Yukarıdaki yazı internette Can Dündar'a ait olarak görünüyor, ancak kendi sitesinde sahte yazıların arasında bu yazınında ismi geçiyor.
O yüzden kim yazdıysa kalemine sağlık.



Salı günü  kahvaltıya gelen arkadaşlarıma  hazırladığım kurabişler.
Eskiden tarif istenildiğinde kağıt kalem verirdim yazarlardı, şimdi ise nasılsa blogundan alırız diyorlar :)
O gün arkadaşlar bu kurabiyeleri çok beğenip tarifini biran önce alalım deyince, bende bekleyen yazılar, cevaplanacak mimler olmasına rağmen önceliği buna vermek istedim.
Hatta bu akşam elimdeki kurabiye fotoğraflarıyla yetinmeyip yeni baştan fotoğraflarını çektim, ama istediğim görüntüyü yakalayamadım, yani yakaladım ama bir baktım ki üstlerinde hep parmak izleri, soyulmuş çikolatalar vs. görüntüyü biraz bozmuşdu.

NESKAFELİ KURABİYE

Malzemesi:

500 gr. un
150 gr. pudra şekeri
250 gr. margarin veya tereyağ
50 gr. biskin *
150 gr. toz fındık
25 gr. neskafe
2 yumurta sarısı
1 bütün yumurta

Yapılışı:

Yumurtalar bir kabın içine kırılır ve neskafeler eklenir karıştırılarak eritilir.
Diğer malzemelerde karıştırılarak yumuşak bir hamur elde edilir.
20 dakika dinlendirilir.
Dinlenmiş hamur merdane yardımıyla 3 mm inceliğinde açılır ve kalıplarla kesilir.
200 derecede 10 dakika pişirilir.
Soğuduktan sonra arasına pralin* sürülerek birleştirilir.
Bir tarafı erimiş çikolataya batırılarak servise hazırlanır.


Şimdi geldik püf noktalarına ve benim yaptığım değişikliklere:


  • Ben malzemeyi biraz eksilttim çünkü  pudra şekerim sadece 100 gr. vardı.
  • Yaklaşık 400 gr. un, 180-200 gr. tereyağ, 50 gr. biskin, 1 yumurta sarısı ve 1 tam yumurta, 125 gr. ince çekilmiş fındık ve 17-18 gr. neskafe kullandım.
  • Malzemeyi kafama göre eksiltim ince hesap yapmadım ama biraz daha azaltabilirmişim neskafeyi ilk gün yoğun kahve tadı vardı. Sonraki gün ise daha tadlanmıştı.
  • *Biskin yağı pastacılıkta kullanılan bir çeşit katı yağ, sadece tatlı-tuzlu kurabiye ve bisküvilerde kullanılıyor. Daha taze ve gevrek olmasını sağlıyor. Sertleşme veya sulanma yapmıyor. Sağlığa zararlı bir madde değil. Bu yağı kullanarak yaptığınız kurabiye ve bisküviler tıpkı pastanedekiler gibi lezzetli oluyor. 
  • *Pralin ise yine pastacılıkta kullanılan bir çeşit eritilmiş çikolata, ben onun yerine iki kurabiyeyi birbirine yapıştırmak amacıyla bir kısmına bal bir kısmına nutella kullandım.  
  • Gerçektende 10-12 dakikada pişiyorlar sakın fırına atıp da uzaklaşıp aklınızdan çıkarmayın.
  • Fırından çıkardığınızda biraz yumuşak olsalarda soğumaya başladığında sertleşiyor, içiniz rahat olsun.


Bu da kadınlar gününde benden size küçük bir ikram :)
Afiyet olsun .

7.03.2012

ARKADAŞLARLA KAHVALTI KEYFİMİZ

Bu gün sabah kahvaltıda çok keyifli saatler geçirdim, arkadaşlar sağolsun.
Uzun zamandır davet etmek istiyordum ama bir türlü kısmet olmamıştı.
Sonunda bu gün için sözleştik, ben daha arkadaşlarımı kahvaltıya davet etmeyi düşündüğüm zaman kafamda az çok menümü şekillendirmiştim. 
Kafama koyduğumu da yaptım zaten, benim için büyük bir keyifti hazırlanmak.

Ben evimde davetler verirken zevkle ve severek hazırlanıyorum.
Yeni şeyler denemek beni mutlu ediyor, hele de misafirlerimin yüzünde tatlı tebessümü gördüğüm zaman o gün benden daha iyisi olmuyor, bütün yorgunluklarım bir anda uçup gidiyor ve musmutlu dolanıyorum.
Bugün de yine öyle mutlu mutlu sırıttığım bir gündü, bol bol güldük eğlendik.
Blogum hakkında güzel şeyler duydum göğsüm kabardı :)
Sonra blogda birkaç kez bir arkadaştan (Tülay) bahsetmiştim, ona özel pasta falan yapmıştım yani sırf o istedi diye :)
Bir arkadaş (Hatice) bugün ya ondan bahsettin benden de bahset kıskanırım sonra dedi :) Bak bahsettim  işte :) :)




Kahvaltımızda, pasta kursumdan 2 yeni tarif denedim, benim gidemediğim hafta yapılmış, arkadaşlar pek methetmişlerdi.
Gerçekten de çok leziz oldular, ayıptır söylemesi :) yüzümü kara çıkartmadılar.

Masa da gördükleriniz haricinde arkadaşlarım simit ve kurabiye getirmişlerdi, keselerine bereket.


Bu arada masanın başından biri sizlere merhaba diyor :)

Pembe seven ben arkadaşlarıma pembeli masa hazırladım.
Dantel örtüyü (her ne kadar belli olmasa da) geçtiğimiz aylarda ablamla iş nedeniyle Eminönü'ne gittiğimizde English Home'dan almıştık.
İnsanın kendi kazandığı parayı harcaması kadar güzel birşey yok :) 

Altında ki  pembe örtüyü de geçen yıl yine English Home'dan almıştım, burada babama hazırladığım doğum günü kahvaltısında da kullanmıştım.
Ya abartıyorum biraz değil mi, nedir bu pembe tutkusu çocuk gibi, dediğinizi duyar gibiyim :)


Peçetelerimiz Esse'den,  Morhipo sağolsun hediye çeki göndermişti, bende bir dünya peçete aldım Esse kampanyasından, sadece kargo ücreti ödemiştim. 
Sonra kargom gecikince de Morhipo ödediğim kargo ücretini iade etti, yani tamamen beleşe geldiler :)




Geçtiğimiz yıl gittiğim yemek kursunda yapmıştık düşes patatesleri, o gün bugündür severek tüketiyoruz.
Ne hikmetse kahvaltıya misafir geldiğinde mutlaka patatesli birşey yapmak zorundaymışız gibi hissediyoruz, yani ablamla biz öyle hissediyoruz siz de öyle mi düşünüyorsunuz?
Belki de patatesi çok sevdiğimizden kaynaklanıyordur. 



Zeytinyağlı yoğurtlu  havuç salatası

Aslında bunun yerine keşir salatası yapacaktım, o da nedir demeyin rendelenmiş havuçla yapılan bir salata. Ama gel gör ki robotum bozulup beni terkedince, rendelemeye üşendim o kadar havucu (üşengeç blogger :) ) meğer mutfak robotum benim elim ayağım olmuş, ne kadar alışmışım onunla her işimi çabucak görmeye. Bir pasta uğruna robotumdan oldum iyi mi :( Sanırım motoru yandı, babama götürdüm, servise götürmesi için bakalım tamir edilebilecek mi.


Pasta kursunun ilk haftalarında yaptığımız otlu poğaça.
Mımmm öyle nefisti ki, yumuş yumuştular :)


Kursa gidemediğim hafta arkadaşların yaptığı mercimekli börek   
blogda benim bir mercimekli börek tarifim var, bakmak için buraya
 Bu ondan daha farklı yapılıyor, görünüş benziyor ama.


Yine ben olduğum hafta yapılan neskafeli kurabiye
Çok hit aldı bugün, ilk bunun tarifini vereceğim size.
Hatice bunun benzerini almış getirdi sağolsun, bende bu kurabiyelerin üzerine koymuştum. Kurabişlerimden  yiyen arkadaşların mıımm çok güzel demesi üzerine ablam önündeki kurabiye tabağından bir kurabiye ağzına atıp bana sarıldı büyük bir coşkuyla -ayy canım ne kadar güzel olmuş ellerine sağlık, diye.
Ben bir baktım ki ablam arkadaşımın getirdiği kurabiyeyi yiyor ---onları ben yapmadım ki onlar hazır, dedim, yerlere yattık gülmekten :)
Ama görmeliydiniz öyle coşkulu ve heyecanla boynuma sarılmıştı ki :) :) 


Tatlı olarak kahvelerin yanında iyi gider diye  geçtiğimiz haftalarda pasta kursunda yaptığımız benim en sevdiğim cheesecake i yaptım.
browni cheesecake 
Ama arkadaşlar kahve teklifimi beğenmediler :) çay içmeye devam ettiler :)



Bizde herkes dağılıp ablam ve Tülay kaldığında kahve keyfi yaptık :)
Fotoğraf ablam tarafından çekilip twitterda paylaşıldı bile :)

İşte böyle keyifli bir kahvaltının daha sonuna gelmiş bulunmaktayız.
Gelen, günümü güzelleştiren, evimi şenlendiren arkadaşlarıma çok teşekkür ediyorum.
İyi ki varsınız, iyi ki sizleri tanımışım.

Bir de dua etmeyi de unutmuyoruz değil mi?
Allahü Teala hakiki arkadaş ve dostlardan ayırmasın hepimizi...



3.03.2012

VE KARŞINIZDA CACHAREL EŞARP 2012 İLKBAHAR-YAZ SEZONU

Başta yağmurlu-karlı sonrasında güneşli  bir cumartesiden hepinize merhaba :)

Cacharel eşarplarına bayıldığımı artık hepiniz biliyorsunuz.
Ve işte dört gözle beklediğim yeni koleksiyonları bu gün twitterda açıklanmaya başladı.
 Ben de hemen sizler için Aker'ciğimin izniyle fotoğrafları derledim.

Bu sezon çok canlı ve rengarenk hepside çok güzel görünüyor ilk fırsatta Aker'e gidip inceleyeceğim.

Hemen geçelim fotoğraflara:


























Cacharel son sezonlarda mutlaka fiyonklu modeller çalışıyordu, sanırım bu sezon fiyonk yok.
Elimdeki fiyonklu eşarplarıma iyi bakayım bari :)
Ben çok beğendim ben bu sezonu, özellile 215-216-220-222 kodlu eşarplara bittim, bakalım payıma hangi(leri)si düşecek :)
Bekleyip göreceğiz :)

Siz hangilerini beğendiğiniz?

Hayırlı hafta sonları diliyorum.


Fotoğraflar: Aker Twitter resmi sayfasından