Pages

27.01.2012

HİKMET DAMLALARI 2


Söz gümüşse sükut altındır

* Söz gümüşse sükut altındır.
* Ağızdan çıkan söz muallakta kalmaz, ya sağ tarafa yazılır ya da sol tarafa.

* Bir söz söylerken hem kendi, hem de karşınızdakinin ahiretini düşünerek konuşun.

* Söz insanın terazisidir. Fazlası ziyan, azı vakardır.
* Az konuşan kınanmaz, üstelik itibarı çok olur.
* Şaka, alay ve boş konuşmak belaya yol açar.

* Çok konuşmak dostluğu bozar, lüzumsuz konuşmak ayıpları açar, acı söyleyenden dostlar kaçar.

* Eğer kalbde darlık ve üzüntü, vücutta bitkinlik ve halsizlik, rızıkta eksiklik ve bereketsizlik olursa, bunun boş ve yersiz konuşmalardan meydana geldiği bilinmelidir!

* Hikmeti konuşmakta değil, susmakta arayın!
* Susmak aklın süsü ve cehaletin örtüsüdür.

* Sükut, âlimin ziyneti, cahilin aybına perdedir.
* İbadet on kısımdır, dokuzu susmak, biri de kötü arkadaştan uzak durmaktır.

* Dil, irfan hazinesinin anahtarıdır, çok konuşan, gönüldeki hizmet cevherini boşaltır.

* Az söz edeptir, güzel amelleri korumaya sebeptir.

* Kişi dilinin altında gizlidir. Sır saklayan murada erer.
* Hayırlı söz keramet, sükut selamettir.

* Yalan zayıflatır imanı, rezil eder insanı.
* Dedikodu gıybettir, şiddetli bir afettir.

* Alay belki güldürür, ama kalbi öldürür.
* Güzel söz sadaka, mahşere nafakadır.
* Çok söz kalb katılaştırır, Haktan uzaklaştırır.

* Fazla şaka cahillik alameti, sükut et, istersen selameti.
* Az söz hikmettir, Rabbimizden nimettir.
* Dil söylerse gönül susar, gönül susunca, dil zehir kusar.

* Söz dinleyen âlim, susan sâlim olur.
* Kimin azsa sözü, açılır kalb gözü.
* Dil ederse istirahat, kalb eder rahat.

* Çok konuşan gaf eder, vakti israf eder.
* Dil yarası ok yarasından acıdır.

* Akıllı, bildiğini söylemez, deli söylediğini bilmez.
* Bilmem demek ilmin yarısıdır.

* Sükut, yorulmadan yapılan ibadet, masrafsız takılan bir ziynet, hükümdarlığa muhtaç olmadan ele geçen bir devlet, duvara ihtiyaç duyulmadan yapılan kale, çalışmadan kazanılan zenginlik ve ayıpların kapatılmasıdır.

* Bütün pişmanlıklarım söylediğim sözlerden oldu. Söylemediğimden hiç pişman olmadım.

* Bazı sözleri söylemeye gücüm yetti, fakat söylediğim sözleri geri almaya gücü yetmedi.

kaynak:  dinimizislam.com

görsel: internetten

HAYIRLI CUMA'LAR...

26.01.2012

ORMAN MEYVELİ ŞANTİLİ KURABİYE


Uzaklardan gelen dostumuzu ağırladığımız gün yapmıştım bu kurabiyeleri.
Bir dönem nette pek meşhurdu krem şantili kurabiyeler, herhalde yapmayan kalmamıştır.
Bende kusur kalmayayım diye yapmaya karar verdim ama bir farkla, orman meyvalı krem şantiyle daha güzel olacağını düşündüm.
İyi ki de öyle yapmışım çook güzel ve lezzetli oldu, farklı bir aroması vardı kurabiyelerin.

Yapması basit, pişmesi çok kısa, lezzeti 10 numara  kurabişlerin :)

Orman Meyvalı Krem Şantili Kurabiye

Malzemesi:

2 poşet Dr. Oetker orman meyveli krem şanti
1 su bardağı sıvıyağ 
1 su bardağı iri dövülmüş ceviziçi
2-2,5 su bardağı un

Yapılışı:

Krem şantiyi yoğurma kabına alalım, üzerine sıvıyağı ilave edip çırpma teliyle biraz çırpalım.
Üzerine azar azar unu ilave edip yoğuralım.
Yumuşak bir hamur elde edelim, ceviz içlerini ekleyip biraz daha yoğuralım.
30-40 dakika buzdolabında dinlendirelim.
Hamurdan ceviz iriliğinde parçalar koparıp elimizde yuvarlayalım.
Yağlı kağıt serili tepsiye dizip 180 derece ısılı fırında  20-25 dakika (üzerleri hafif pembeleşmeye başlayana kadar) pişirelim.
Fırından alıp ılıtıp üzerlerine pudra şekeri eleyerek servis yapalım.


Bir de daha sonra kakaolu şantiyle denedim ama biraz acı oluyor tadı, biz pek beğenmedik açıkcası, bekledikçe tadlanmış acılığı kaybolmuştu. Yine de kahvelerin yanında fena değildi, eğer onu da yapmak isterseniz 1 poşet kakaolu şantiyle 1 poşet sade şantiyi karıştırarak yapın, bir de içine damla çikolata eklemeyi de unutmayın.



  • size kurabiyeler ile alakalı bir de püf nokta vereyim: kurabiye pişirirken 2 dakika fırını ön ısıtma yapın sonra kurabiyeleri fırınlayın. 5 dakika sonra fırının ısısını düşürün, böylece kurabiyelerin  şekillerinin bozulmasını ve yayılmalarını önlemiş olursunuz.


24.01.2012

BONİBONLU KURU MEYVALI PASTA


Yaklaşık 3 hafta önce bir arkadaşa söz vermiştim bonibonlu pasta tarifini vereceğim diye, blogumun sessiz takipçilerinden kendisi, tabii ben o ara yoğunluğumdan dolayı bu pastayı yazmayı unuttum :( Şimdi kendisinden çook özür diliyorum ve farklı pandispanyalı, kuru meyvalı ve bonibon süslemeli pastamızı sonunda yazıyorum :)
Farklı pandispanya diyorum çünki pandispanyayı 3'e ayırıyorsunuz ve  aynı boy kalıplarda ayrı pişiriyorsunuz.
Biraz zahmetli oluyor tabi, ama bu pastaya da böyle karışık pandispanya yakışıyor.  Ne demek istediğimi sanırım anlamadınız o zaman ben susayım tarif konuşsun :)

Kuru Meyvalı Bonibonlu Pasta

Malzemesi:

Pandispanya Malzemesi:

10 yumurta
50 gr. katkı maddesi (ovaleks)
112 gr. su
100 gr. nişasta
30 gr. kabartma tozu
400 gr. un
400 gr. şeker
100 gr. toz fındık
100 gr. toz antep fıstığı
50 gr. hindistan cevizi
Pandispanyayı ıslatmak için:
1 su bardağı süt
1 çorba kaşığı şeker

Ara Krema Malzemesi:

3 çorba kaşığı un
3 çorba kaşığı nişasta
1 su bardağı şeker
2 yumurta 
3 su bardağı süt
75 gr. tereyağı
1 kase çırpılmış krem şanti

Krem şanti için:

300 gr. krem şanti 
450 gr. süt

Arasına:
kuru meyva ve damla çikolata

Üzerine:
bonibon ve rulo kat

Pandispanyanın Yapılışı:

Yumurta ve şeker mikserle 10 dakika çırpılır.
Su ve katkı maddesi karıştırılır, yumurtalara ilave edilir, 5 dakika çırpılır.
Un, nişasta, kabartma tozu elenir, karışıma eklenip, mikserle karıştırılır.
Hazırlanan karışım 3 eşit parçaya bölünür.
Biri toz fındıkla,  diğeri antep fıstıkla, sonuncusu hindistan cevizi ile karıştırılır.
Ayrı ayrı kalıplarda 180 derecede pişirilir.

Ara Krema Yaplışı:

Un, nişasta ve şeker karıştırılır.
Yumurtalar ilave edilir, yavaş yavaş sütü eklenir.
Ocakta koyulaşana kadar pişirilir.
Krema tamamen soğuduktan sonra tereyağı ve krem şanti ilave edilir.
Mikserle 7-8 dakika çırpılır.
Pastanın arasında kullanılır.


Soğuyan pandispanyalardan biri sütle ıslatılır, ara krema, krema torbası yardımıyla sıkılır, üzerine kuru meyvalar serpiştirilir, fıstıklı pandispanya üzerine kapatılıp sütle ıslatılır, krema sıkılır, meyvalar serpiştirilir.
En son kat yerleştirilir ve üzeri krem şantiyle kaplanır.


Üzeri yukarıda fotoğrafda gördüğünüz gibi veya dilediğinizce süslenir, 
yanlarına rulo katlar yapıştırılır kurdela ile bağlanır.




19.01.2012

SOĞUK KIŞ GÜNLERİNİN SICACIK İÇECEĞİ: YAŞ TARHANA ÇORBASI


Soğuk kış günlerinde soframızın baş tacı çorbalar oluyor.  
Bir de soğuk algınlığı geçirdiyseniz, dumanı üstünde bir çorbanın, özellikle de anne elinden çıkmışsa tadına doyum olmaz...



Bu yaz annem tarhana yaparken yanında olamadım, aslında amacım yanında olup bütün aşamalarını fotoğraflamakdı ama olmadı, nasip değilmiş. 

Biz de yaş tarhana pek tüketilmez, daha doğrusu ben bilmiyordum, yaş tarhananın tüketildiğini, 2 sene önce öğrendim. (cahillik işte :) )
Öğrenince annemden istedim o da benim için  tarhanayı kurutmadan biraz ayırmış.
Tabii ben yaş tarhananın nasıl pişirildiğini de anneme sordum, al işte ne kadar beceriksiz olduğumu  itiraf ettim, dilime acı biber süreyim : )
O günden beri düşünüyordum bloga koyayım bunu, belki benim gibi bilmeyenler vardır diye.




Yaş tarhananın yapılışı kuru tarhanadan birazcık farklı, yani biz klasik tarhanayı, yağı ve salçayı kavurup suyu ilave edip üzerine bir miktar tarhana ekleyerek yapıyoruz.
Belki siz daha farklı şekilde de yapabilirsiniz, bazı tarhanalar var ki ıslatmadan yapılmıyor.

Yaş Tarhana Çorbası

Malzemesi:

1 yemek kaşığı tereyağ
1 yemek kaşığı domates veya biber salçası
2 yemek kaşığı yaş tarhana
1-2 diş sarmısak (arzuya göre)
1 litre su
tuz


Yapılışı:

2 yemek kaşığı yaş tarhanayı, bir kasede, üzerini kapatacak kadar ılık su koyarak birkaç saat bekletelim.

Tencereye tereyağını alıp salçayı kavuralım.
Islattığımız tarhanayı karıştırarak ezelim ve tencereye ilave edip, karıştıralım.
Kenarda hazır beklettiğimiz 1 litre suyu üzerlerine ekleyelim, tuzunu ayarlayalım kaynayana kadar çırpma teliyle karıştırarak pişirelim.
Kaynamaya başlayınca altını kısalım ve içine sarmısakları rendeleyelim.
15 dakika kısık ateşte kaynattıktan sonra altını kapatalım.



Böylece çok lezzetli, besleyici çorbamız hazırlanmış oluyor. 
  • yaş tarhanayı daha çok pişirmek gerekiyor, aksi takdirde hamur tadı çok yoğun olarak geliyor, bu da pek hoş olmuyor.
  • içindeki yeşilliklerin ve baharatların görünmesini istemiyorsanız blenderdan geçirebilirsiniz.
  • eğer koyu kıvamlı sevmiyorsanız, su miktarını biraz daha arttırın, bu miktar az gelebilir.

Biz eşimle bu tadı da çok sevdik, annemin ayırdığı 1 kavanoz tarhanayı şimdiden tükettik.
Gelecek yıl daha fazla ayırmayı düşünüyorum.

Hepinize sağlıklı günler diliyorum...

17.01.2012

KENDİNİ CAFE DE PARİS SOSLU SANAN ANTRİKOT :)

Dün akşamüstü kendimi kaptırmış kitabımı okuyordum ki, baktım artık kitabı gözlerim seçmez olmuş.
Yooo yanlış anlamayın efendim yaşlılıktan değil, havaların erken kararmasından :)
Akşam ezanı okunurken artık perdeyi çekeyim diye camın kenarına geldim aman Allahım bir de ne göreyim, her yer bembeyaz lapa lapa kar yağıyor.

Kar yağıyor, bütün pisliklerin üzeri örtülüyor, bembeyaz bir masumiyet iniyor yeryüzüne, sanki bize mutluluk getirirmişcesine seviniyoruz. Bunun yanısıra maalesef karın umut ve mutluluk getirmediği yerler de var, kimi yüreklere mutluluk yerine kor düşüyor, Allah kimsenin gözlerini yolda bırakmasın...

Evi olmayıp sokaklarda yatan bir sürü de insan var, doğruluğu hakkında emin değilim ama  sosyal paylaşım sitelerinde son günlerde devamlı paylaşılan telefon numaraları var. Belediyelerin bir hizmetiymiş.
Sokakta evsiz vatandaşları gördüğünüzde bu numaraları arayarak onları soğuktan koruyabilirsiniz: İstanbul için: 455 13 00,  Ankara için: 418 66 62,  İzmir için: 361 71 51


Bu küçük hatırlatmamızı yaptıktan sonra kendini cafe de Paris soslu sanan antrikotumuza geçebiliriz.


Dün içimde kar coşkusu sürerken bir yandan da yemek yapmam gerektiği gerçeği ile yüzleştim.
Evde daha önceden alınmış antrikotlar vardı acaba nasıl bir sos yapsam diye google a antrikot sosu diye yazdım ve karşıma ilk çıkan tarif  kesmesekerim.blogspot.com adresindeydi
Adına dikkat etmeden tamam ben de bu malzemeler var diye gittim mutfağa, antrikotlarımı ve sosunu hazırladım. 
Tarife çok dikkatli bakmadığım için ölçü olarak göz kararını kullandım, tabi ki fazla kaçırdığım şeyler oldu, tadına bakınca anladım ve bir de tabi ki bunun adı sanı neymiş asıl ölçüsünü not edeyim dediğimde ortaya çıktı :)

Sosun adı cafe de Paris diye geçiyor, bu isimde geçen bir sürü sos tarifi var. 
Aslında Paris'de gerçekten de bu isimde bir cafe varmış ve o cafeden almış ismini.
Ben bu tariflerin orijinal olduğuna inanmıyorum, tıpkı coca cola'nın sır olan formülü veya KFC'nin coleslaw'ı gibi.
Araştırmalarıma göre Bağdat caddesinde bir kaç mekanın menüsünde, cafe de Paris soslu biftek varmış.
İçinde bir çeşit peynir de olduğundan bahsediyorlar.
Ben dedim ya tarifin orijinalliğine inanmadığım için kendini Cafe de Paris soslu sanan antrikot diyorum, ben biliyorum ama antrikotum kendini bir şey sansın :)

Ben tam tarifi vereceğim size yaptığım fazlalıklardan sonra bahsedeceğim:


Cafe de Paris Soslu Antrikot 

Malzemesi:


6 adet antrikot
125 gr. tereyağ
1 adet rendelenmiş soğan
4 diş rendelenmiş sarmısak
1 paket krema
1 talı kaşığı hardal
1/2 tatlı kaşığı ketçap
2 yemek kaşığı ince doğranmış maydanoz
1 tatlı kaşığı kekik
1 çay kaşığı pul biber 
1 çay kaşığı köri
1 çay kaşığı kara biber
1 limon suyu ve kabuğunun rendesi
tuz
1 yemek kaşığı tarhun
1 tatlı  kaşığı biberiye 
1 tatlı kaşığı worchestershire sos

Yapılışı:

Antrikotlar kızgın tavada arkalı önlü bir kaç dakikada pişirilir.

Sos için, tereyağı eritilerek soğan ve sarmısaklar sotelenenir.
Sonra hardalı, ketçapı, maydanozu ilave edin.
Baharatların hepsini ve tuzunu da ilave edip karıştırın.
Üzerine kremayı da ekleyip 2 dakika pişirin.
Altını kapatın ve sıcak olarak etlerin üzerine gezdirip yanında patates kızartmasıyla servis yapın.

  • ben iki kişi olduğumuz için sadece 2 adet antrikot kullandım
  • soğanı 2 küçük boy, sarmısağı 2 diş kullandım
  • ketçabı biraz fazla kaçırdım yanlışlıkla foşşladı :)
  • köri yi çok sevdiğim için biraz fazla kattım, ki renginin sarılığı oradan geliyor,
  • ayrıca biberiye, tarhun ve worchestershire denen sosu katmadım,
  • ayrıca kekiki (çok afedersiniz ama hiç sevmediğimden) yerine nane kattım 
  • kremam yarım paket kalmıştı olanı kullandım,
  • orijinalinde yanında mutlaka patates kızartması ve salata ile sunulurmuş ben Türk versiyonu yanına pilav da koydum
  • dedim ya sos cafe de paris falan değil basbayağı cafe de Turkish oldu :) 




Sonuç olarak benim için en önemlisi eşimin beğenmesiydi, ki o da çok beğendi. Çok değişik ve çok güzel olmuş dedi.  İçinde onun hiç sevmediği benim ise bayıldığım iki lezzet köri ve hardal sosu olmasına rağmen. :)



Bizim onayımızdan geçti,  eğer sizler de farklı soslar denemek istiyorsanız, bunu kolaylıkla yapabilirsiniz...




10.01.2012

ÇOK UZAKLARDAN GELEN DOSTUMUZLA YAZDAN KALMA BİR GÜN ve YALANCI SU BÖREĞİ

Yazdan kalma bir postla karşınızdayım.
Bu gün bilgisayarımdaki eski fotoğraflara bakarken gördüm bu fotoğrafları ve hemen yazmaya karar verdim...

Temmuz ayında taaa Sivas'tan ziyaretimize, çok sevdiğimiz, anneciğimin çok kıymetli arkadaşı, kardeşi Neriman teyzemiz geldi.
Kendisiyle 2001 yılında Marmara'ya taşındığımızda tanışmıştık. Üst komşumuzdu ve çok memnunduk.
2004  yılında  çok sıkıntılı günler yaşıyorlardı Neriman teyzemiz. 
Babası ve ablasını birer ay arayla kaybetmişti, Allah her ikisine de rahmet eylesin ve nur içinde yatsınlar.
Onların zor zamanlarında elimizden geldiğince destek olduk, kol kanat germeye acılarını hafifletmeye çalıştık.
Benim evliliğimde gerek bana gerek anneme destek oldular, her işimizde koşturdular.
Komşu komşunun külüne muhtaçtır derler ya, aynı öyledik gece gündüz birbirimizin yardımına koşardık.
Babam hacca gittiği zaman annem rahatsızdı ve dışarı çıkamıyordu, hiç unutmam o günleri hani İstanbul'un felç olduğu kış var ya,  kara kış günü milletin yollarda kaldığı 22 ocak günü gitmişti babam hacca.
Babam dönene kadar elleri hep üzerimizdeydi, kurbanımızla ve alışverişlerimizle bizzat ilgilendiler, hatta babamı havaalanından almaya beraber gitmiştik. Havaalanın ana-baba günü kalabalığında babam sağına soluna bakınıyor acaba beni almaya gelen var mı diye, işte o anda İbrahim abi sesleniyor babama - Hamdi abi biz buradayız, diye. Babam o kadar kalabalıkta tanıdık bir ses bir  dost yüzü gördüğüne o kadar seviniyor ki,  hala gözleri dolu dolu anlatır o günü..
Neriman teyzemiz hakkında yazacağım o kadar çok şey var ki, hangi birini anlatayım.
Allahü tealanın en büyük ihsanlarından biri bize, böyle kıymetli dostlara sahip olmak her kimseye nasip olmaz diye düşünüyorum...

Çok güzel her biri altın değerinde yaklaşık 5-6 yıl geçirdik beraber.
İş nedeniyle memleketleri Sivas'a dönmek zorunda kaldılar.
Yıkım oldu onların gidişi anneme...
Gittiklerinden beri ilk kez bu yaz geldiler.
Ve benim evimde buluştuk.
Aslında gece kalacaklardı öyle konuşmuştuk ve çok heyecanlıydık ama sonra maalesef kalamadılar :(

İşte o gün uzaklardan gelen dostlarıma hazırladıklarımız:
Nolur fazla çeşit yapma,  diye ısrarları sonucunda ben de söz dinleyerek pek bir şey hazırlamadım.
Allah ne verdiyse yedik içtik.
Önemli olan ne yediğimiz değil beraber geçireceğimiz hasret gidereceğimiz zamandı...


Kahvaltımızda:

Peynir çeşitleri
zeytin çeşitleri,
reçeller ve bal
domates-salatalık






Yalancı su böreği, çook özür diliyorum, 1 yıldır bunun tarifini vermemişim :( bu gün bunu yazacağım söz :)


orman meyveli krem şantili kurabiye 
yapmıştım.


Öğleden sonra ki yemeğimizde ise çorbayı hatırlamıyorum ama,
zeytinyağlı taze fasulye,
közlenmiş kırmızı biber salatası,
turşu
ve 



Neriman teyzelerin çok sevdikleri bizim yöreye (Sinop)  ait ıslama yaptık.


Sabah erken gelmişlerdi daha fazla vakit geçirelim hasret giderelim diye, çok ısrar ettik gece de kalmaları için hatta onlarda heveslendiler ama İbrahim abi arayıp hazırlanın size almaya geliyorum deyince çok canımız sıkıldı :(
Ağlaya ağlaya vedalaştık...
Annem daha sonra görüştü yine Neriman teyze memleketine dönmeden önce.
Ama ben maalesef göremedim :(
 Tadı damağımda kaldı o güzel günün...


Aslında şu an bir tarif vermek istiyordum ama kararsız kaldım, hangisinin tarifini yazayım diye.
Sonra düşündüm de böreğin tarifini o kadar uzun zamandır yazmamışım ki, ve benden isteyenlere bloga henüz koymadım dediğim için hadi onun tarifini vereyim :)

Yalancı su böreğini babamın doğum günü kutlamasında yapmıştım ve çok beğenilmişti,
sonra Ramazan-ı şerifte hemen hemen her misafirime yaptım ve facebooktan tarifini vermiştim.
Şimdi bilgisayarı karıştırdım ve ona ait başka fotoğraf  bulamadım bulursam o zaman eklerim yine.

Yalancı su böreği

Malzemesi:

6 yufka
4 yumurta
3 su bardağı süt
125 gr. tereyağ
yarım su  bardağı sıvı yağ
1 paket kabartma tozu

İçi için:

1 küçük kalıp beyaz peynir
maydanoz

Yapılışı:

Eritip ılıttığımız tereyağın içine, sütü, yumurtaları, sıvıyağı ve kabartma tozunu ekleyip çırpalım.
Fırın tepsisini yağlayalım içine bir yufkayı serelim, üzerine bolca sıvı karışımdan sürelim.
2. yufkayı da aynı şekilde aralarına karışımdan sürelim.
3. yufkayada karışımdan sürüp, üzerine ezdiğimiz beyaz peynir karışımını yayalım.
Kalan 3 yufkayı da aralarına bolca sıvı karışımdan sürerek tepsiye serelim.
Böreğimizi fırınlamadan önce dilimleyelim ve kalan sıvı karışımdan gezdirelim.
Önceden ısıtılmış 200 derece de altı üstü kızarana kadar pişirelim.

9.01.2012

GEÇEN HAFTA Kİ DAVETİMDEN ve BÖREKİTAS


Geçen cuma misafirlerim vardı,  benim için manevi değeri yüksek arkadaşlarımı ağırladım.
Bir kısmıyla daha önceden tanışıklığımız vardı, gelip gidiyorduk ancak diğer arkadaşlarla bu evime bu semte taşındığım zaman tanışmıştım ve ilk kez geldiler evime.
Şeref verdiler, bereketlendirdiler...

İki gün öncesinden annem ve abimin eşi sevgili gelinimiz ve bıcırık yeğenim geldi.
Yaptığımız hazırlıklarımızın ve  masamızın kurulmasında onlarında emeği var.




Hatta düşünüyorum da eğer annem ve Kevser olmasaydı herhalde başedemezdim, çok yardımcı oldular.
 Ben evde hazırlıklarla pek fazla  ilgilenemedim anneciğim sağolsun pazara falan gidip geldi, en önemlisi de yeşilliklerin ayıklanıp temizlenmesiydi ki onu da yapmışlar sağolsunlar,  Allah onlardan razı olsun...
Bu arada eşimin bir akrabasını kaybettik, hem misafirlerimin hazırlıkları hem cenaze olması dolayısıyla kendimi her iki tarafa da veremedim, kafam bir dünya dolandım hep...
Davetimin cuma olması dolayısıyla hem birşeyler okumuş olduk, duası yapıldı.
Tazesiyle Metin eniştemize hediye etmiş olduk okuduklarımızın sevaplarını...
Allahü teala rahmet eylesin...


Neler hazırladıklarımıza gelince:


Börek olarak basit ve şık böreği yaptım, yani pileli börek. Tarif için buraya bakabilirsiniz.


Pasta kursumuzun ilk haftalarında yaptığımız börekitas ki bunun tarifini vereceğim size bu gün.


Yoğurtlu, tavuklu etimek salatası


Hardal soslu patates salatası.  Tarif için buraya tıklayınız.


Pembe rüya pancar salatası. .Tarifi için buraya tıklayın.


Tatlı olarak fotoğrafını çekmeyi unuttuğum tahinli kurabiye (tarif için buraya tıklayın) ve frambuazlı çikolatalı pasta yaptım.
Pasta bir arkadaşımın isteği üzere yapıldı,  bir gün twitterda ne yazayım bloga diye sormuştm o da frambuazlı pasta yap, onu yazarsın demişti.
Notumu aldım ve arkadaşım Tülay'ın isteğini böylece yerine getirmiş oldum.
Umarım beğenmiştir demeyeceğim biraz küstahlık yapıp isterse beğenmesin diyeceğim :) :)
Şimdi bu satırları okurları okuyup ''bak bak'' dediğini duyar gibiyim :)

Şimdi artık börekitasın tarifine geçelim isterseniz.


Bu kursta yaptığımız,  hem de bizim grup yapmıştı.
Çok lezzetli ve çok güzel oluyor tavsiye ederim, mutlaka yapın.
Benim malzemem eksik oldu biraz, kaşar peyniri az geldi.
Tarife göre ayarlamıştım kaşarı ama sonra yaparken bir baktım ki üzerine diye ayırdığım kaşar peyniri aslında içine konuluyor. O yüzden kaşar miktarını arttırın üzerine de ayırın, benden söylemesi.
İçine koyduğunuz yukarıda gördüğünüz  gibi güzel kızarıyor ara ara. 
Benim az olduğu için ben fazla koyamadım hatta üstüne bile az geldi komşum sağolsun ondan aldım. 

BÖREKİTAS 

Malzemesi:

1 su bardağı su
2 su bardağı sıvıyağ
yarım çay bardağı sirke
1 çorba kaşığı tuz
100 gr. rende kaşar peynir
1 paket kabartma tozu
aldığı kadar un

İç malzemesi:

4 patlıcan
150 gr. rende kaşar peynir
4 çorba kaşığı galeta unu
tuz

Üzerine:

rendelenmiş kaşar peynir

Yapılışı:

Patlıcanlar közlenir, kabukları soyulup, ezilir.
Kaşar peyniri, galeta unu ve tuz ile karıştırılır.

Hanur yoğurma kabına su, sıvıyağ, sirke ve tuz konularak karıştırılır.
Aldığı kadar un ve kabartma tozu ile yoğrularak ele yapışmayan yumuşak bir hamur yapılır.
Kaşar peyniri ilave edilip yeniden yoğrulur.
Hamurdan yumurta büyüklüğünde parçalar koparılır.
İçine patlıcanlı harç konulup kenarları kapatılır.
Yağlanmış tepsiye dizilir.
180 derece ısılı fırında hfif kızarana kadar pişirilir.
Fırından alınır üzerine kaşar rendesi serpiştirilip tekrar fırınlanır.
Sıcak servis yapılır.