Pages

30.08.2011

RAMAZAN BAYRAMINIZ MÜBAREK OLSUN


RAMAZAN bayramınızın  coşku, sevinç ve mutlulukla tam bir bayram tadında geçmesi umuduyla...

Hayırlı bayramlar...

28.08.2011

TAHİNLİ KURU BAKLAVA ( Fatma'nın baklavası :) )

Başlığı neden öyle attım merak ediyor musunuz?

Şöyle ki bu baklavayı taa burdaki davetimde yapmıştım, yemek kursunun son haftasında yapacaktık fakat son hafta kurs iptal olunca Ferahnaz hoca bize bu baklavanın tarifini vermişti o günden sonra defalarca yaptım.Her seferinde çok beğenildi ama tarifini bir türlü buraya yazmak kısmet olmadı.
Bu ramazan da arkadaşlarla iftar pikniğimize götürdüm çok beğenildi, bi arkadaş davetine yaptım yine herkes tarif sordu, dün gelen misafirlerim için bu sefer ablam yaptı benim yerime yine çok beğenildi bu gün gelen miafirlerime de ikram ettim bayrama bunu yapalım deyip tarif sordular. Kime yapsam çok beğeniliyor ve tarifi soruluyor en son biraz önce kumanda panelini açtım vaktim varken yeni bir post yazayım davetler birikti birini yazayım artık diye düşünürken istatistikleri bir kontrol edeyim dedim. Bir baktım ki bu gün arama motorlarından Fatma'nın baklavası diye aramalar yapılmış :) Bunu görünce çok güldüm ve hadi artık tam  bayram üzeri yazmak farz oldu dedim ve hadi buyrun kuru baklava tarifimize.
Bize yemek kursunda Ferahnaz hoca ölçü vermemişti ben kendi denemelerimle bu ölçüde karar kıldım.


MALZEMESİ: 
(ortalama 36 adet için)

12 adet baklava yufkası
50 gr. tereyağ
6-7 yemek kaşığı tahin
6 yemek kaşığı  toz şeker
6-7 yemek kaşığı  çekilmiş ceviziçi

YAPILIŞI:
1 adet baklava yufkasını tezgaha serelim, üzerine bir fırça yardımıyla nazikçe eritilmiş tereyağı sürelim.
2. yufkayıda üzerine serelim yine eritilmiş tereyağ sürelim.
Yufkalar 4 kat olana kadar bu işlemi yapalım.
4. kat yufkaya tereyağ sürmeden 2 yemek kaşığı tahin gezdirelim ve her tarafına eşit bir şekilde dağıtalım.
2 yemek kaşığı toz şekerini ve sonra da 2 yemek kaşığı  ceviziçini serpiştirelim.
Kısa kenarından başlayarak rulo yapalım.
Yaptığımız baklava rulomuzu kesme tahtasına alarak üzerine fırça yardımıyla tereyağ sürelim verev dilimleyelim.
(Bir rulodan yaklaşık olarak 12-13 adet çıkıyor.)
Fırın tepsisinin içine yağlı kağıt serip dilimlerimizi dizelim. Diğer baklava yufkalarına da aynı işlemleri yapalım.
180 derecelik fırında 15-20 dakika üzeri hafif pembeleşene kadar pişirelim.
Fırından çıkarıp biraz soğutup üzerine pudra şekeri eleyerek servis yapalım.

  • benim pratik ölçüm hep 2 dolu yemek kaşığı oluyor, tereyağ miktarı göz kararı koydum tam olarak kaç gram olacağını bilemiyorum tahminen 50 gr. yazdım fazla gelirse nasılsa değerlendirilebilir.
  • bir paket baklava yufkasından çoğunlukla 45-50 adet çıkıyor, eğer bayram için hepsini yapacaksanız her 4 yufka için 2'şer kaşık malzemeleri çoğaltabilirsiniz.


İşte bu kadar basit, yapımı kolay, pişmesi kısa, yemesi paha biçilemez :)
Hadi bakalım yapacak olanlara kolay gelsin.



27.08.2011

YEMYEŞİLDENİZ'DEN KANDİL VE BAYRAM HEDİYELERİM GELDİ

Dün akşam iftara misafirlerim vardı, gündüz harıl harıl hazırlık yaparken zil çaldı, kargo olduğunu öğrenince çok heyecanlandım. Birkaç gün önce sevgili bir ben var benden içeri blogunda çok güzel bir hediyeleşme etkinliği düzenlenmişti ve bende bu etkinliğe katılmıştım.Bayram öncesi hediyelerimiz ulaşacaktı sadece göndereceğiniz kişinin bilgisi veriliyordu ve size kimden hediye geleceği hakkında hiçbir bilginiz yoktu.Çok heyecenlı bir bekleyişdi kimden geleceğini bilmediğiniz için.Tabii ben  misafir telaşındayken aklımdan uçup gitmişti birden. Zil çalıpta kargoyu karşımda görünce acaba bana kim gönderdi diye bir sevinçle aldım paketi, hemen heyecanla açtım ve bir de ne göreyim, hediyeler sevgili yemyeşildenizden geliyormuş. Daha bir sevindim açıkcası tanıdığım bir blog sahibinden gelmesine.
İşte birbirinden güzel hediyelerim:


canım benim mutfakta zaman geçirmeyi sevdiğimi bildiği için bana  hem de pembe,  çok şirin mutfak önlüğü göndermiş, yanında yine kendi emeği bileklik, takılar içinde en çok kullandığım broş, uzun ahşap kolye ve bir de yine çeşitli denizlerden topladığı midye kabuklarıyla süslediği çok şık bir çerçeve göndermiş.


hepsine tek tek bayıldım hepsi birbirinden güzel ve değerli benim için.
Çerçeveyi hemen oturma odasına yerleştirdim, pembiş önlüğümü kullanmaya başladım ve diğer aksesuarları da ilk fırsatta kullanacağım.
Yemyeşildenizim çooook ama çooooook  teşekkür ederim, ellerine emeğine sağlık canım, pembe sevdiğimi de bilmişsin :)
Görüyorsunuz değil mi pembeyi çok sevdiğimi oturma odamın pembiş koltukları ve pembiş sehpam görünüyor kenarlardan  :)

Dün hediyelerimi aldım ayaklarım yere basmıyordu sevinçten, yine mutfaktaki yerimi aldım ve hazırlıklarıma kaldığım yerden devam etmeye başlamıştım ki; bu sefer de telefonum çaldı, arayan numaraya baktığımda bir gün önce hediyesini gönderdiğim güzel şeyler dükkanının aradığını anladım, Numarayı not aldığım için aklımda kalmış.  Öyle şirin, kibar cıvıl cıvıl bir ses duydum ki  çok mutlu oldum. Hediyelerimiz hem de öyle birgünde elimiz ulaştı ki hem mübarek Ramazan, hem Kadir gecesi,hem Cuma üstelikte bayrama birkaç gün kala.
Ben bu güzel etkinlikte yer almaktan çok mutlu oldum, güzel bir etkinlik oldu.
Emeği geçen bütün arkadaşlara teşekkür ediyorum...
(Kaç saatdir bir bilgisayarın başına bir mutfağa gidip geliyorum bir türlü postu bitiremedim.
Bu gün akşam iftara misafirim gelecek  onlara da hazırlanıyorum aynı zamand,a daha fazla geç olmasın diye bu postu da bitirmek istiyorum :) )
Hadi bitiriyorum artık ne yazmışım sonra okurum ben de sizin gibi :)



22.08.2011

2011 İFTAR DAVETLERİNDEN, CEMİLE TEYZEDE İFTAR

Benim ailem, bütün akrabalarım, eski arkadaşlarım ve dostlarımın bir çoğu karşıda, yani bize göre karşıda Avrupa yakasında oturuyor, onlara göre de biz karşıdayız :)
Mesafe uzak olunca haliyle bizim taa Beylikdüzü'ne iftara yetişebilmemiz çok zor oluyor, bir çoğuna yetişemiyoruz biz vardığımızda ezan okunmuş oluyor.Tabi biz erken çıkabilsek belki bu kadar zor olmayacak ama biz her seferinde mutlaka geç çıkmayı başarıyoruz! acaba kim geçe kalıyor, hiç bana öyle bakmayın ben değilim geç kalan.
Hatta o kadar ki facebooktaki arkadaşlar bile dua eder oldu bu sefer yetişirsiniz inşallah diye.
Hal böyle olunca gittiğimiz iftar sofralarının fotoğraflarını maalesef her zaman çekemiyorum.

Karşıdaki ilk iftar daveti Abimin kayınvalidesi sevgili Cemile teyzemizden geldi.İlk cumartesi orada iftardaydık gece annemde sahurumuzu yaptık,( oysaki dayımı ikna edebilseydim Eyüp'te sahur, Kaşgari dergahında sabah namazı kılma hayalimiz vardı) iftarı da yine annemde yaptık (annemdeki balkon sefamız bir diğer postta).


Hanımların masası.
Benim davetimde ki  aynı kişiler vardı, dayımlar, biz, annemler, dedem.


Menüde:

zeytinyağlı taze fasulye
amerikan salatası
salata
kayısı hoşafı
fırında etli ve sebzeli kebap
kremalı patates
pilav
peynirli börek
karpuz
güllaç

vardı. Yani hatırladığım kadarıyla bunlardı daha fazla veya yanlış hatırladıklarım da olabilir.
İlk iftarlarda ben pek birşey yiyemiyordum baştan suya saldırıp midemi şişirip sonra biraz çorba hepsi o kadar.

Cemile teyzede annem ve eşim gibi belinden rahatsız o haliyle bile maşallah bir sürü şey hazırlamış ayrıca çok beceriklidir, çok nefis yemek yapar. 
Ellerine sağlık, kesenize bereket  Cemile tayzeciğim Allahü teala sevabına kavuştursun, en uzaktan biz geldik her adımımıza, size kat kat sevab yazılsın inşallah...


21.08.2011

2011 İFTAR DAVETLERİ 3 ve FIRINDA KABAK MÜCVER

Perşembe günü yakın arkadaşlarımız vardı iftarda, geçen yıllardaki gibi yine eğlenceli, keyifli ve çocukların izin verdiği sürece bol muhabbetli bir gece geçirdik :)
Bu yıl yine eksiktik, bir arkadaşımız eşinin işleri ve oğlunun rahatsızlığı sebebiyle maalesef çok istediğimiz halde bize katılamadı.Kısmet değilmiş demek ki.


Kızların mutfaktaki masası.
Esra iftara yakın telefon açtı, tatlı getiriyorum yapmış mıydın dedi, ben de tatlı yaptım getirmenize gerek yok dedim, o da ya börek veya sarma getireyim seç birini dedi.Hastaya yatak soruyor :) sarma tabi ki dedim, zaten börek te yapmıştım.Arkadaşlar geldiğinde neredeyse akşam ezanı okunuyordu, Esra'nın yaprak sarması getirmesiyle herkes sofraya otururken bir dakika diyip masanın son halini çektim sizlere :)

Menümüzde:

İftariyelikler
Fasulye diblesi
Çoban salata
Z.yağlı yaprak sarması (Esra'dan)
Fırında kabak mücver
Fırın makarna
Baklava yufkasında patatesli börek
Etimek tatlısı
Tahinli kuru baklava
Dondurmalı Pasta ( Nuran'dan )
vardı.

Sürekli iftarlarda pilav yapıyoruz diye bu sefer bir değişiklik yapmak istedim ve fırın makarna yaptım, böylesi daha çok hoşuna gitti arkadaşların özlemişiz sayende yedik, dediler.
Yufkayı geçen misafirimde fazla almıştım 3 adet artmıştı, kıyma da buzluğumda vardı,daha önce kursta yaptığımız hem eşimin hem  komşucuğumunda severek tükettiği yufkalı köfte yapdım.Böylece yufkalarımda değerlenmiş oldu.
Bir önceki davetimde yoğurtlu kabak salatası yapmak için kabak almıştım, sonra onu annem yapıp getirince benim kabaklarım kaldı. Bu davette kullanmak istedim, fakat kabak salatasını yeni yedik, z.yağlısını yine yakında yaptım, kıymalı oturtmasını yapsam olmaz zaten köfte olacak, mücver yapıp kızartsam son dakika kızartırken fenalık geçiririm, hem de hafif olmaz diye düşünürken aklıma geldi fırında mücver yapmak.Daha önce Emine Beder'de görmüştüm ve hoşuma gitmişti.İyi ki de öyle yapmışım çok hafif ve çok da lezzetli oldu.Bir süredir tarif vermedim hadi bunun vereyim tarifini.İftarlarda etlerin yanında hafif bir lezzet arayanlar için ideal.



MALZEMESİ:

4-5 kabak
2-3 havuç
4-5 dal yeşil soğan
yarım demet dereotu
yarım demet maydanoz veya nane
1 yumurta
1,5 çay bardağı un
3/4 çay bardağı sıvıyağ
tuz, karabiber
100 gr. beyaz peynir
75 gr.  kaşar peynir (üzerine)
1/2 paket kabartma tozu

YAPILIŞI:

Kabaklar rendelenir, suyu çıkması için üzerine biraz tuz serpilip 5 dakika bekletilir ve suyu sıkılır.
Havuçlar haşlanır ve rendelenir.
Yeşil soğanlar, dereotu, maydonoz, nane ince kıyılır havuç ve kabaklarla karıştırılır.
Kaşar peynir hariç diğer bütün malzemeler karıştırılıp yağlanmış fırın tepsisine dökülür.
Üzerine rendelenmiş kaşar serpilip 180 ısılı fırında kaşarlar eriyip kızarana kadar pişirilir, dilimlenip ılık servis yapılır.

  • ben kabakları bekletmedim hemen robotta rendeleyip kullandım
  • aynı şekilde havuçlarıda haşlamadım çiğ olarak rendeledim.


Kuru baklavanın tarifini de vereceğim yakında, çok soruluyor, geçtiğimiz hafta Marmara'da ki kızlarla iftarımıza yapıp götürmüştüm çok beğenildi.
Baklava yufkasından yapılıyor çok da pratik oluyor ama birkaç adet kullanmak için bir paket yufka alıyorsunuz ve açılınca hemen tüketmeniz gerekiyor.
Ben de yufkanın bir kısmını komşumla paylaştım, kalan kısmını da hem börek hem de yine kuru baklava yaptım.
Ayrıca baklava yufkasında börek çok güzel oluyor, daha denememiş olanlara tavsiye ederim, sanki elde açılmış gibi lezzetli ve çıtır çıtır oluyor. 
Bu sefer patatesli yaptım zaten kıymayı köftede kullanacağım diye, ama en güzeli ve bizim favorimiz kıymayla yapılanı. En çok kıyma yakışıyor bu yufkaya patatesli yada peynirlisi fena olmuyor ama kıymalının yerini asla tutamaz.

O gün sadece markete gidip içecek aldık, yalnız ben asitli  ve hazır hiçbir meyva suyu, kola, limonata vs. içmediğimden ve artık eskisi gibi eşimde tüketmediği için ne alacağımızı şaşırdık :)


Kısacası o gün yemek içmek herşey bahane ama sohbet, muhabbet şahaneydi.Önemli olan bir hurma veya suyla bile olsa iftar vermek, sevabını kazanmak, birlikte beraberce hoşça vakit geçirmekti.

Bu davetten sonra biraz  kendi iftarlarıma ara verip gittiğim iftarlardan yazayım diyorum hoş bir çoğuna son dakika yetiştiğimiz için fotoğrafları yok. Olan kısmıyla idare edeceğim.

Artık iyice uyku bastırdı, gece gündüz karıştı bizde, bu saate kadar oturup sahuru bekliyorum sonra namaz kılıp yatıyorum. Artık öğlene ancak uyanırım :)
Herkese iyi sabahlar, bize de iyi uykular :)




17.08.2011

2011 İFTAR DAVETLERİ 2, EN KALABALIK İFTAR DAVETİM

Yarın arkadaşlarımızı iftara çağırdık, bu sefer onlarla iftar açacağız ve sevabına kavuşacağız inşallah.
Ama ondan önce pazar günkü iftar davetimi yayınlamak istedim.
En kalabalık diyorum ama biz eskiden çook daha kalabalık iftar davetleri verirdi annem.
İftar vermek için adeta herkes birbirleriyle yarışırdı.
Çok küçük evlerde dahi, çok kalabalık iftar sofraları kurulurdu.
Şimdi hepsi geçmişde kaldı, annem dahil birçoğunun sağlıkları bozuldu, eskisi gibi davet alamaz oldular.
Yeni nesil ise dışarı iftar etmeği marifet sayar oldu, evlerde iftar vermek sevabı neredeyse unutuluyor.
Ben her zaman eşime bak kimi istersen söyle mutlaka çağıralım diyorum, Allah ne verdiyse hazırlarız çok şükür önemli olan sevaba ortak olmak, bir oruçluya iftar vermek değil mi? Peygamber efendimiz bir hadisi şerifte şöyle buyuruyor: Ramazanda bir misafirine oruç açtırana sırat köprüsünü geçmek kolaylaşır, yine bir hadisi şerifte te Bir kimse bu ayda bir oruçluya iftar verirse günahları affolur.O oruçlunun sevabı kadar kendisine sevap verilir buyuruyor.

Elhamdülillah bunları düşününce o kadar seviniyorum ki, eskisi kadar kalabalık davetlerimiz olmasa da kendi çapımızda ufak tefek davetlerimiz oluyor işte, her bir kişiyi hesaplayınca o kadar sevaba kavuşmuş oluyoruz çok şükür.
Pazar günü ise 16 kişik iftar verdim, anne-babam, abimler ve gelinimizin annesi-babası, her iki dayım aileleriyle ve dedem geldiler.
Her yıl başka bir evde dayımları ağırladığım için Ramazan öncesi kahvaltıya geldiklerinde  dayım bak Fatma artık otur oturduğun yerde iftara da buraya gelelim demişti :) Günün espri konusu buydu --bakın söz dinledim ve sizi ikinci kez evimde ağırlıyorum dedim :)


Niyetiniz halis olunca Allahü teala  mutlaka yardımcı oluyor,
annem ne yapacaksın diye sordu ben de şunları şunları dedim, içlerinden kabak salatasını ben yapayım bol kabak almıştım dedi, komşucuğum da ben de böreğini yapayım dedi, benim yapacağım pek birşey kalmadı geriye.



10 kişilik erkek masası 



Menüyü abimin isteği doğrultusunda hazırladım. Patlıcanın bol ve fiyatının çok uygun olduğu bir mevsimdeyiz abim çok sevdiği için benden patlıcanlı birşeyler yapmamı istedi mesela hünkarbeğendi yap dedi.Ben de peki dedim, hünkarbeğendiye kim hayır diyebilir :)

Menüde:

İftariyelikler
Yayla çorbası
Zeytinyağlı  taze fasulye
Yoğurtlu kabak salatası (annemden)
Çoban salata
Hünkar beğendi
Şehriyeli pilav
Peynirli börek (ablamdan)
Padişah lokumu
Kavun-karpuz (misafirlerimizden)

vardı.

Yalnız menüde hünkarlı padişahlı şeyler olunca size sultanlara layık bir yemek hazırladım diye gülüştük :)
Biz de et fazla tüketilmediği için uzun bir süredir buzluğumda olan kuşbaşı etlerimi değerlendirmiş oldum.


bu da pembe ağırlıklı hanımların masası


çok keyifli ve bereketli bir gün oldu, Rabbim sevabına kavuştursun ve takrarlarını nasip etsin  inşallah.

Bir de size de öyle geliyor mu bilemiyorum ama bana bu sene sanki daha bir bereketli gibi geliyor, şöyle bir düşündüğüm zaman geçmiş yıllardan sanki daha farklı gibi  veya sebze-meyvaların en bol ve en uygun olduğu bir zamandayız o yüzden mi acaba? 

Küçük bir hatırlatma yapmadan geçemeyeceğim Somali için hala yardım yapmadıysanız veya yapmayı düşünüyorsanız banka hesap numaralarına ve sms numaralarına buradan ulaşabilirsiniz.



CACHAREL EŞARP 2011-2012 SONBAHAR-KIŞ SEZONU

Yaşasın Cacharel eşarp ın yeni sezonu açıklanmış :)
Açıkcası ben yaz sezonunu daha çok beğenmiştim.ancak bu sezonda özellikle fiyonk sevenleri düşünüp bool fiyonklu çalışmışlar. :)

İşte bu sezondan sizin için seçtiklerim ve benim en beğendiklerim:



fiyonk 


yine fiyonk


yine fiyonk :)









Açıkcası fiyonklular haricinde pek beğenmedim bu sezonu.
Pek bir değişiklik yok gibi geçmiş sezon desenleri  sanki küçük oynamalarla yeniden canlandırmışlar gibi.


Bu da facebook sayfasında yeni sezon tanıtımı :

Cacharel Eşarp, Sonbahar ve Kış 2011-2012 Kolleksiyonu ile seyahatlerinizin vazgeçilmezi oluyor... 


Bir dünya markası olan ve adını soyu tükenmekte olan bir kuştan alan Cacharel, Sonbahar ve Kış 2011-2012 Eşarp Kolleksiyonu ile yine kalite ve şıklıktan ödün vermiyor. 

Cacharel Eşarp, tasarımlarındaki vazgeçilmez renk ve çizgileri ile desenlerindeki dokusu bu 2011-2012 Sonbahar ve Kış’ında yine genç ve kendini genç hisseden hedef kitlenin tercihi oluyor. 

Bir çok özelliği arasında seyahatleri, kültürel ve sanatsal etkinliklere düşkünlüğü, sivil toplum kuruluşlarındaki gönüllü çalışmaları ve tabi ki alışveriş kültürü ile öne çıkan Cacharel kadını, en çok sonbahar ve kış aylarında seyahat ediyor. Bu seyahatlerinde vazgeçilmezlerinin başında ise onu farklılaştıran ve gerçek güzelliğini ortaya çıkaran Cacharel Eşarpları geliyor. 

Bu yılki Sonbahar-Kış 2011-2012 Kolleksiyonu “Seyahate Hazırlık” teması ile Moda fotoğrafçısı Ceren Semerci’nin objektifinden kataloğa yansıyor.

Cacharel Eşarp Sonbahar-Kış 2011-2012 Kolleksiyonu, seçkin satış noktaları ve Aker Mağazalarında...

Ayrıntılı bilgi ve diğer modelleri bakmak için AKER FACEBOOK sayfasına bakabilirsiniz.


13.08.2011

2011 İFTAR DAVETLERİ

Salı günü ilk misafirlerimi aldım. Geçtiğimiz hafta birkaç davete gitmiştim hepsinin fotografları hazır, yayınlanmayı bekliyordu. Bekliyordu diyorum çünki bir türlü elim gitmedi buraya eklemeye.
Afrika'da insanlar açlıktan ölürken, iftar davetlerini yayımlamak başta içime sinmedi.
Sonra düşündüm çok şükür biz elimizden gelenin fazlasıyla yardımlarımızı yapıyoruz onlar için, hatta dün gece STV çok güzel bir organizasyonla 25 milyon tl yardım topladı. Sabah gazetesinin , kanaltürk televizyonunun kampanyaları,  Kızılay ve İHH'ya yapılan ve hemen hemen ellerine ulaşan yardımlar cabası. Elhamdülillah millet olarak bir lokma ekmeğimizi Afrika'daki kardeşlerimizle paylaşıyoruz.Hala yardım yapmamış kimse kaldımı bilmiyorum ama ben tekrar hatırlatmak istiyorum:
Somali'ye 5 lira yardım için:
AFRİKA yaz 5601 - (Diyanet)
AFRİKA yaz 2868 - (Kızılay)
AFRİKA yaz 3072 - (İHH)
AÇLIK   yaz  5777- (Kimse yok mu?)



Somali ve Açlık Tehlikesi Yaşayan Diğer Afrika Ülkeleri Yardım Kampanyası'' banka hesap numaraları:

-T.C. Ziraat Bankası Aşağı Ayrancı Şubesi
TL hesap no (IBAN): TR940001000820555555555001
ABD doları hesap no (IBAN): TR670001000820555555555002
EURO hesap no (IBAN): TR400001000820555555555003
Banka swift kod no: TCZBTR2A



-T. Vakıflar Bankası A.O. Finansmarket Şubesi

TL hesap no (IBAN): TR800001500158007299038012
ABD doları hesap no (IBAN): TR680001500158048012989557
EURO hesap no (IBAN): TR140001500158048012989559
Banka swift kod no: TVBATR2A

-T. Halk Bankası Bakanlıklar Şubesi

TL hesap no (IBAN): TR460001200940800005000014
ABD doları hesap no (IBAN): TR590001200940800058000095
EURO hesap no (IBAN): TR320001200940800058000096
Banka swift kod no: TRHBTR2A

Bu önemli, hatırlatmaları yaptıktan sonra iftar davetimize geçebiliriz.
İlk davetimde önceki günden hiçbirşeyimi hazırlayamadım.Ama günlerin uzun olması iftarın geç saatte olması biraz işime yaradı açıkcası. İşlerimi bitirip dinlenmeye bile fursatım oldu çok şükür.


İftar soframızdan bir kaç kare


Misafirlerime 

İftariyelikler
Kremalı domates çorbası
Zeytinyağlı taze fasulye
Kırmızı biber kızartması (yoğurtlu)
Çoban salata
Karnıyarık
Pilav
Etli biber dolması
Yalancı su böreği
Etimek tatlısı 

hazırladım. Menüye önceden dahil ettiğim birkaç salata çeşidini ise çok fazla olacağını düşünerek çıkarttım.

Elhamdülilllah evimde ne varsa onları kullandım, misafirim geliyor diye ekstra birşeyler alıp bütçemi zorlayıp külfete girmedim.

Gecenin sonunda tüm yorgunluklara rağmen çok güzel bir Ramazan gecesi geçirmiş olduk.
Rabbim sevabına kavuştursun inşallah...







12.08.2011

BİLAL'İN YÜREĞİ

"Birkaç yıl önce, bağlı bulunduğumuz Genel Müdürlük, dört arkadaşımla birlikte, beni bir ilimizde, memur statüsünde işçi almak üzere görevlendirmişti. Sözünü ettiğim ilde on personel alacaktık ve bunlar il müdürlüğü bünyesinde görevlendirilecekti.  Biz beş arkadaş birleşerek, sözünü ettiğim ile gittik.
Önceden ayrılan bir misafirhaneye indik. İle gelişimizi kimsenin duymasını istemiyorduk. Beşimizin de kanaati oydu ki, hak edeni kazandıralım, siyasi ve diğer baskılara boyun eğmeyelim.

Biliyorduk ki, katılım yoğun olacak ve herkes bir referansla bizi rahatsız edecekti, çünkü Türkiye'nin gerçeği buydu. Bunun için çok dikkatli davranıyorduk.

İle ikindi vakti gittik. İkindi namazını kılmak için tarihi bir cami olup olmadığını sorduk. Biliyorduk ki bu ilimiz cami bakımından biraz fakirdi. Tarihi bir cami olduğunu söylediler. Beş arkadaş, arabamıza atlayarak oraya gittik.
Kimse bizi tanımıyor, zaten cami de şehrin biraz dışında. İkindi namazı kılınmış, caminin avlusu boş. Beşimiz de şadırvana oturarak abdest almaya başladık. Ayakkabılarımı çıkarıp çoraplarımı da sıyırmaya başlamıştım ki, ayaklarımın önüne bir takunya kondu.Bu takunyaları önüme kim bıraktı diye başımı kaldırınca, yüzüme tebessümle bakan, yirmibeş yaşlarında bir gençle karşılaştım:

"Ben buraları bilirim, siz yabancıya benziyorsunuz; namaz kılana hizmet, Allah'ın rızasını kazandırır. Allah kabul etsin!" dedi. Gencin tebessümü, davranışı bizi çok etkiledi.
Sordum:  "Sen kimsin? Adın nedir?"
"Adım Bilâl. Bu mahallede oturuyorum."
Bir an abdest almayı bırakarak, gençle ilgilenmeye başladım.
"Ne işle meşgulsün Bilâl?"
"Şimdilik işim yok. Ama inşallah yakında işe gireceğim."
"Nasıl olacak o?" dedim.
Yüzüne huzurun ve mutluluğun tebessümünü kuşanarak:
"Üç gün sonra bir devlet dairesinin müdürlüğünde sınavla adam alınacak. Rabbim, oraya girmeyi nasip edecek inşallah" dedi.
Arkadaşlarım da abdest alırlarken, Bilâl'le aramızda geçen bu diyaloğa kulak vermişlerdi.
"Peki Bilâl, bu zamanda işe girmek zor, senin torpilin var mı? Referansın kim? İşe nasıl gireceksin?"
Bilâl'in o mütevekkil halini hiç unutamıyorum! Hepimizin üzerinde bomba tesiri oluşturacak sözü söyleyiverdi:
"Benim referansım Allah (cc)'tır; ne güzel vekildir O. Dün gece O'na dilekçemi sundum. Hiç yetimin duasını geri çevirir mi O?"

Yâ Rabbi! Ne işe tutulmuştuk! Ağlamamak için kendimi zor tutuyordum. Gözlerimin buğulandığını ona göstermemeliydim.
"Bilâl, baban yok mu?"
"Yok, ben üç yaşındayken ölmüş. Anneciğim büyüttü beni."
Temiz bir saflık üzerindeydi. Bütün söylediklerini gönülden söylüyordu. Bu, o kadar meydanda idi ki, kalbi adeta yüzüne vurmuştu.
"Askerliğini yaptın mı?"
"Yaptım ya, hem de çavuş olarak."
"Evli misin Bilâl?" Bir anda gözleri yere düştü. Yine o mütevekkil hâli bütün yüzünü kaplamıştı.
"He ya, evli değil de sözlüyüm. İnşallah, işe girer girmez hemen düğünümü yapacağım!"
"Ama Bilâl, üç gün sonraki sınav için o kadar kesin konuşuyorsun ki, sanki kazanmış gibisin!"
Gözlerini ufka dikti, daldı, sustu ve biraz sonra:
"Ben Rabbimi seviyorum, inanıyorum ki O da beni seviyor. Seven sevene yardım etmez mi?"
Ona söyleyecek lâf bulamıyordum.

Allah, bizi kocaman kocaman (!) müdürleri, Bilâl kuluna hizmet etmek için oraya göndermişti, adeta. Kim müdür, kim garibandı?
Bilâl dilekçesini büyük makama verince, melekler harekete geçtiler, daireler, müdürler harekete geçtiler ve hep birlikte ona koşmaya başladılar; çünkü emir büyük makamdandı. Allah'a malik olan insanın mahrumiyeti söz konusu olabilir miydi?
Sormaya devam ettim:
"Bari Bilâl, evlenecek kız bulabildin mi? Bu zamanda hem yetim, hem de işsize kim kız verir ki?"
Başını salladı ve "doğru" diyerek ekledi:
"Zor nişanlandım ya. Allah razı olsun, kayınpederim olacak olan insan, "Sözde Müslüman" değil, hakiki mü'min. "Bu zamanda namazında-niyazında damat nerde bulunur, hem rızkı veren Allah'tır" dedi ve kızını bana verdi. Rabbim rızkımızı verecek inşallah."

Bilâl lise mezunuydu. Üçyüz kişinin katıldığı yazılı sınavı başarıyla geçti. Ve bizler, önümüze sunulan -Bakanlık dahil- tüm referansları bir kenara koyarak, Bilâl'in referansını en öne koyduk.

Mülakât gününe kadar bizi göremedi. Mülâkata girdiğinde karşısında bizi görünce birden şaşırdı, yüzü kızardı ve gözleri yere düştü. Sessizliği bozdum:  "Bilâl, bizi tanıdın mı?"  "Evet!"  "Peki ne diyeceksin şimdi?"  Ağlamaya başladı. Çocuk gibi ağlıyordu. İster istemez bizler de ona uyduk. Hıçkırıklar boğazımızda düğümlenmişti. Bilâl, ellerini kaldırdı ve dua etmeye başladı:
"Ey Rabbim, ben niyazımı sana sunmuştum. Hâlimi sana açmıştım. Şimdi buradaki müdürlerime karşı mahcubum. Ey Allah'ım, ben senden başkasından istememeyi istedim, yine de öyleyim."

Sessizlik odayı doldurmuştu. "Ne olur bana izin verin çıkayım" dedi. "Peki Bilâl" dedik, "Güle güle, Allah işini, aşını, eşini mübârek kılsın!"




Kaynak: Asım Yıldırım

3.08.2011

SOSLU TAVUK DÜRÜM

Bugün markete alışverişe gittim, aklımda sadece tavuk ve bazı ihtiyaçları almak vardı.
Ekmek reyonunun önünden geçerken gözüme tortillalar çarptı. Alıp almamakda kararsız kaldım, acaba ne yapsam, sahur için yufka yerine bunu mu kullansam diye düşünürken, birden kafamda ampuller yandı :)
Nasıl olsa tavuk pişireceğim  dürüm yapayım dedim.Eve gelince tavuğu marine etmek için Lezzet dergisini karıştırdım. (Beni tanıyanlar iyi bilir tavuk sevmediğimi, ya da şöyle diyelim körili tavuk dışında çook zor tüketiyorum, hep tavuk kokuyor gibi geliyor.) İşte bu yüzden ben de tüketebilmek için dergileri karıştırken yine dört ayak üstüne düştüm :) Tam benim de yiyebileceğim gibi bir tarif buldum. Tavukları hemen sosa buladım  buzdolabına kaldırdım ve bu sefer de dürümlerin içine başka ne koyabileceğimi düşündüm.
Hafif birşeyler olmasını istiyordum çünki bizim evde diyet var :)  Ve aklıma gelen şahane (çok da mütevaziyimdir ) fikirle ortaya müthiş bir lezzet çıktı üstelikte çoook hafif :) :)






MALZEMESİ:

( 4 kişilik )

Sosu İçin:

500 gr.  piliç ızgara veya piliç biftek
1 su bardağı yoğurt 
yarım limon suyu
1 yemek kaşığı zeytinyağı
1 tatlı kaşığı köri
1 tatlı kaşığı kimyon
1 tatlı kaşığı karabiber
1 tatlı kaşığı kırmızı pulbiber
1 tatlı kaşığı kırmızı toz biber 
1 çay kaşığı taze rendelenmiş zencefil (ben toz olarak kullanım)
2 diş sarımsak
tuz

İç Malzemesi:

4 tortilla
1 kabak
1-2  domates 
5-6 sivri biber
göbek kıvırcık
6-7 kornişon turşu
arzuya göre soğan

YAPILIŞI:

Derin bir kabın içine yoğurdu ve baharatları koyup çırpın ve tavukların her iki tarafınıda bu karışıma bulayın.Ve en az 6 saat en ideali 1 gece buzdolabında bu sosun içinde bekletin.
 Tavayı kızdırın üzerine çok az sıvıyağ gezdirin ve kızmış tavaya tavukları dizin.
Harlı ateşte altı üstü kızarana dek pişirin.
Bir kenarda ızgarayı ısıtın, kabakların kabuklarını soyup uzunlamasına ince kesin.
Her iki tarafını da zeytinyağıyla hafif yağlayın, ısınmış ızgaraya dizin.Ve iki tarafını da kızartın.Kızarmış kabakları bir tabağa alıp ince uzun dilimleyin.
Sivri biberleri de ızgaraya dizin onları da ızgarada kızartın.
Soğanları halka halka kesin dilerseniz onları da ızgarada çevirin.
Domatesleri ince ince dilimleyin.

Tortillaları önce hafif ısıtın.
İçine önce biraz göbek kıvırcıklardan koyun,
Üzerine ince uzun kabakları onun üzerine soğanları biberleri ve domatesleri sonra dilimlenmiş tavuk etlerini ve en son  kornişon turşuları koyun. Ve sarın.
Dilerseniz ilk resimdeki gibi de tüketebilirsiniz veya benim yaptığım gibi tost makinasında bir kaç dakika daha ısıtıp servis yapabilirsiniz.

İftar saati biraz ayrıntılı oluyor ama ısıtılınca ben daha çok beğendim.
Hadi bakalım yapacak olanlara kolay gelsin.

  • bu arada ben soğan koymayı unutmuşum eşim hatırlattı soğanı nerde diye,
  • eğer yoğun baharat seviyorsanız miktarı daha da arttırabilirsiniz.


ŞEHRİYELİ SOĞUK ÇORBA


Bizim evde kışın çorba yemeklerimiz arasında  olmazsa olmazdır, ama nasıl ki havalar ısınır güneş kavurmaya başlar çorba yerini zeytinyağlı hafif yemeklere bırakır.Ramazan-ı şerifte ise uzun süren açlıktan sonra mecburen başlangıçta çorba içiyoruz.Özellikle de yazın sıcağında pek sıcak çorba içmek istemediğimiz için sürekli yoğurtlu soğuk çorbalar yapıyorum.
Uzmanlar her ne kadar bas bas bağırsalarda ben yine duramıyorum iftarımı en az 2-3 büyük bardak su ile açıyorum sonra sadece midemde çorba ve salataya yer kalıyor.Başka bir şey yiyemiyorum boğazımdan geçmiyor. Tamam çok kötü biliyorum ama kendimi tutamıyorum suya saldırıyorum. Şimdilik böyle bakalım diğer günler nasıl geçecek.

 İlk iftarımızda bu şehriyeli yoğurt çorbası yaptım. Daha önce burada tarifini verdiğim soğuk buğday çorbasına benziyor biraz ama ondan çok daha pratik bu çorba. Çünki o çorbada buğdayların bir gece önceden ıslatılması gerekiyor bu çorba ise çok daha kısa sürede yapılıyor.

MALZEMESİ:

1 kuru soğan
1 çay bardağı arpa şehriye
yarım kutu haşlanmış mısır
 2 su bardağı yoğurt
nane

YAPILIŞI:

Tencereye biraz sıvıyağ alıp ince kıyılmış soğanları yağda kavurun.Arpa şehriyeleri de ilave edip biraz kavurun.(şehriyelerimizin kırılmaması için)
Üzerlerine kaynamış su ekleyip şehriyeler yumuşayana kadar haşlayın.
Altını kapatıp soğumaya bırakın.
Bir kasede yoğurdu çırpın ve ılımış çorbaya ilave edin.
Arzunuza göre haşlanmış mısır ilave edip çorbanın kıvamını ayarlayın çok koyu olursa biraz sulandırın.
Tuzunu ve nanesini ekleyip soğuk servis yapın.
Dilerseniz servis esnasında içine buzda atabilirsiniz.

  • içine dilediğiniz malzemeyi ilave edebilirsiniz, haşlanmış nohut veya taze nane, yeşil soğan, maydanoz gibi.



2.08.2011

ORUCU BOZMAYAN ŞEYLER

Sual: Orucu bozmayan şeyler nelerdir?
CEVAPBazıları şunlardır:
1- Oruçlu olduğunu unutarak yiyip içmek,

2- Mideden ağza gelen yemeğin geri gitmesi,

3- Oksijen tüpüyle suni hava vermek,

4- Orucu bozmaya niyet edip de bozmamak,

5- İstemeyerek ağız dolusu kusmak,

6- Boğaza toz, duman vs. kaçması,

7- İsteyerek, zorlayarak biraz kusmak,

8- Göze ilaç damlatmak, ıslak lens takmak,

9- Gıybet etmek,

10- Rüyada ihtilâm olmak,

11- Diş çukuruna ilâç koymak,

12- Çiçek, kolonya veya parfüm koklamak, deodrant kullanmak,

13- Morfinsiz, iğnesiz diş çektirmek,

14- Yutmadan yemeğin tadına bakmak,

15- Sakındığı hâlde toz ve dumanın boğazdan veya burundan içeri girmesi,

16- Diş çektirince gelen tükürükten az kanı yutmak,

17- Ağzını yıkadıktan sonra, kalan yaşlığı tükürükle yutmak,

18- Dişleri arasında kalan nohuttan küçük olan şeyi yutmak,

19- Hacamat olmak, kan aldırmak,

20- Kulağına su kaçması,

21- Uyanıkken, sadece bakarak cünüp olmak,

22- Misvak kullanmak, macunsuz diş fırçalamak, [Macunlu fırçalamakla da oruç bozulmaz fakat mekruh olur. Macun yutulursa oruç bozulur, kaza gerekir.]

23- Gusletmek, banyo yapmak,

24- İdrar yoluna pamuk koymak, [Şafii’de bozar.]

25- Sağlam deriye ilaç, krem, her çeşit yakı, sigara bandı, tokluk bandı koymak,

26- Yaraya imsak vaktinden önce konan sıvı ilacın, imsak vaktinden sonra emilmesi,

27- Yaradan çıkan kan, irin ve benzerlerinin tekrar içeri girmesi,

28- Arı sokması,

29- Dudaktaki yaşlığı yutmak,

30- Banyoda oluşan su buharını teneffüs etmek,

31- Kuru parmağı, ön veya arka tarafa sokmak, [Şafii’de bozar.]

32- Ele iğne batıp, kırığının içinde kalması,

33- Kulağa pamuklu çubuk sokmak, [Şafii’de bozar.]

34- 
Kanayan yere, kanın durması için kan taşı sürmek,

35-
 Ağza gelen yemeği, balgamı, kusmuğu veya baştan burna gelen akıntıyı yutmak,

36- Evi haşere için ilaçlayan, ister istemez ilacı teneffüs etse, orucu bozulmuş olmaz; çünkü sakınmak zordur,

37- Kulağa sabunlu su kaçırması,

38- Ağza su alıp çalkalamak veya ağzı yıkadıktan sonra ağızda kalan yaşlığı tükürükle yutmak,

39- Hanımını öpenin orucu, mezi gelse de bozulmaz. Öperken şehvetlenip cünüp olursa bozulur. [Cünüp olma ihtimali varsa, hanımını öpmesi mekruh olur. Orucu bozacak derece çok öperse haram işlemiş olur. Çünkü orucu mazeretsiz bozmak haramdır. Ama öperek cünüp olunca kaza gerekir, kefaret gerekmez.]

40- Akupunktur kullanmak orucu bozmaz. Akupunkturun sadece iğnesi giriyor, vücudun içine bir şey zerk edilmiyor.

41- Çatlak dudağa veya eldeki yarığa, krem, tentürdiyot, kolonya veya oksijenli su sürmek. [Açık yaraya sürülen merhemin, içeri sızdığı iyi bilinmedikçe orucu bozmadığı, S. Ebediyye'de bildirilmektedir. İyi bilmek, zanla olmaz. Kesin bilmek gerekir. Kesin bilinmeyince bozar denilemez.]

42- İğneli epilasyon yaptırmak orucu bozmaz. İçeriye ilaç gibi bir şey girmedikçe, vücuda iğne batırmak orucu bozmaz. İğneli epilasyonda içeriye ilaç girmiyor. Sadece iğne, kıl folikülüne sokularak akım veriliyor.

43- Kaş, bıyık aldırmak, etek tıraşı olmak ve epilasyon orucu bozmaz.

44- Oruçlunun ağzına gözyaşı veya ter girerse, bir iki damla gibi azsa, orucunu bozmaz, çünkü bundan korunmak zordur. Çok olur da tuzluluğunu ağzının her yerinde duyar ve yutarsa orucu bozulur. Yutmayıp tükürürse bozmaz.

Unutarak yiyip içmek
Sual:
 Sahura kalktım, yemek yedikten sonra oruç tutmaya niyet edip yattım. Sabah kalkınca oruçlu olduğumu unutmuşum. Akşama kadar yiyip içtim. Akşam vakti oruçlu olduğum hatırıma geldi. Orucum sahih oldu mu?
CEVAPEvet, sahih oldu; çünkü unutarak yiyip içmek orucu bozmaz.


kaynak: dinimizislam.com

HAYIRLI RAMAZANLAR...

ORUCU BOZAN ŞEYLER

Sual: Ramazan orucunu bozan şeyler nelerdir?
CEVAPRamazan orucunu bozup, yalnız kaza gerektiren şeyler şunlardır:
1- Boğaza kar ve yağmur kaçması,

2-
 Astım spreyi kullanmak,

3- Zorla bozdurulmak,

4- Burna sıvı ilâç koymak,

5- Burna kolonya çekmek, [Koklamak bozmaz.]

6- Mukimken oruca başlayıp, sefere çıkınca yiyip içmek,

7- Ud ağacının, amberle tütsülenip dumanının çekilmesi,

8- Başkasının içtiği sigara dumanını isteyerek çekmek,

9- Kulağın içine ilâç damlatmak, kulağı ilaçlı suyla yıkamak,

10- Derideki açık yaraya konan sıvı ilâcın sindirim yoluna girmesi,

11- Vücuda ilaç şırınga etmek,

12- İsteyerek, zorlayarak ağız dolusu kusmak,

13- Dişi kanayanın ağzındaki kanı yutması veya tükürükle eşit miktarda karışık kanı yutması,

14- İmsak vakti bittiğini bilmeden yiyip içmek,

15- Güneş battı zannederek orucunu bozmak,

16- Dişlerin arasında kalan nohut kadar şeyi yutmak,

17- Burna çekilen suyun ağızdan çıkması,

18- Abdest alırken boğaza su kaçması,

19- Kâğıt, taş, pamuk, ot, pişmemiş pirinç gibi ilaç ve gıda olmayan şeyi yutmak,

20- Makattan fitil kullanmak,

21- Oruçlu olduğunu unutup yediğinde, orucu bozuldu sanarak, bilerek yemeye devam etmek,

22- İmsak vaktinden sonra niyet edenin, gün içinde orucunu kasten bozması,

23- Denize girince veya guslederken vücudun içine su girmesi, [Hanbeli'de bozmaz.]

24- Dil altına konan ilacı emmek,

25- Makata konan pamuğun veya başka şeyin hepsinin içeri girmesi, [Bir kısmı dışarıda kalırsa bozmaz.]

26- Basur memesinin, taharetlendikten sonra, ıslak olarak içeriye girmesi,

27- Mastürbasyon yapmak,

28- Vücuda giren ultrason veya endoskopi cihazında ilaç, merhem olması,

29- Lavman yaptırmak, [Maliki'de bozmaz.]

30- Özel olarak su buharı teneffüs etmek,

31- Yaş parmağı, ön veya arka tarafa sokmak, [Hanbeli'de bozmaz.]

32- Burundan genze giden kanı yutmak,

33- Açlığa veya susuzluğa dayanamayarak yiyip içmek,

34- Bayılanı ayıltmak için veya uyuyanın ağzına su akıtmak.

35- Seferde iken kasten orucunu bozana kefaret gerekmez, sadece kaza gerekir. Çünkü seferde oruç tutmak farz değildir.

36- Kasten orucunu bozan, sonradan oruç tutmamayı mubah kılacak bir hâl başına gelse, mesela kadının hayzı başlasa yahut oruç tutamayacak kadar hastalansa yalnız kaza gerekir. Fakat orucunu bozup sefere çıksa, kefaret gerekir; çünkü sefere çıkmak semavi bir özür değildir.

37- Oruçlunun ağzına giren gözyaşı veya ter, çok olur da, tuzluluğunu ağzının her yerinde duyar ve yutarsa orucu bozulur. Yutmayıp tükürürse bozulmaz.


devamı için: dinimizislam.com


HAYIRLI RAMAZANLAR...