Pages

30.08.2010

SOFRA ÖRTÜSÜ ve KEBELEK TANITIM

Sevgili ablacım sonunda 2 tane web sitesini açtı.

yemek sitesi sofra örtüsü ne buradan

kuzucuğum Erva mın faaliyetlerinden bahsettiği kebelek için buradan ulaşabilirsiniz.

Hatta ulaşmak ve bakınmakla kalmayıp izlemeye alırsanız seviniriz...



not: tanıtım için hiç bir ücret talep edilmemiştir duyurulur yani :)))

ABLAMDA IFTAR

Ramazanın başında bilgisayarım bozulduğu için yeni post giremedim.Sadece cep telefonumdan metin girebiliyordum o kadar. Şimdi ablama geldim ve o mutfakta bana iftar hazirlarken ben de onun bize cuma günü hazırlamış olduğu masayı ekliyorum hazır elimin altında bilgisayar hemi de Apple varken :))

Cuma aksamı sadece kızlar vardık, ablacım bizim için döktürmüştü yine, ben size sadece masanın fotografını ekleyeceğim.




Menüde neler vardı bi hatırlayayım:

soğuk çorba
patlıcan salatası
yoğurtlu karışık sebze
peynirli domates dolması
italyan salatası
tavuklu milföy
pilav
üzüm hoşafı
şeftali jöleli pasta



Bu arada  ablamında artık bir websitesi var.

sofra örtüsü nden ablama ulaşabilir ve bize hazırladığı mamaların tariflerine bakabilirsiniz.

26.08.2010

SENiNLE NiCE YILLARIMIZA...

Bize gore yok canım o kadar olmadı daha diye düşünsekte birlikte bir hayata adım attıgımızın  tam 5.ci yıldönümü...Rabbim agzımızın tadını,evimizin huzurunu ve mutlulugumuzu bozmasın...kem gözlerden kem sözlerden kem gönüllerden uzak eylesin...Mutlu,huzurlu nice nice yıllar geçirmemizi nasip etsin...aminn...

22.08.2010

Mecburi bir ara :(

SON YAZDIGIM POSTUN HEMEN ARKASINDAN MAALESEF EMEKTAR ARKADASIM DERT ORTAGIM BANA VEDA ETTi:)ANLADINIZ iSTE BiLGiSAYARIM BOZULDU:(YERDEN KALDIRAYIM DERKEN SANIRIM EKRANI KIRMISIM.4 YILIN SONUNDA KAPRiSLERiME DAYANAMADI GARiBiM :) SAGLIK OLSUN YETERKi DiYORUM  YAPACAK Bi SEY YOK TAMiRi MüMKüN DEGiL.DAHA TATiL POSTLARIMIZ BiTMEMiSTi EN HEYECANLI YERiNDE KALMISTIM ERFELEK SELALELERiNi TIRMANDIGIMIZI YAZACAKTIM SONRA MALUM RAMAZAN AYINDAYIZ iFTAR DAVETLERiNDEN BAHSEDECEKTiM VE BiRKAC TARiF VERECEKTiM HEPSiNi üZüLEREK SüRESiZ RAFA KALDIRDIM.SiMDiLiK CEPTEN iDARE EDiYORUM AMA FOTOGRAF EKLENMiYOR BURDAN.HABER VEREYiM DEDiM SiZLEREDE NEDEN TATiL POSTLARININ DEVAMI YOK DiYE MERAK EDERSiNiZ BELKi:)SiMDiLiK BANA MüSADE...

19.08.2010

GIYBET KANSER GİBİDİR

Gıybet,din kardeşinin işitince üzüleceği bir kusurunu arkasından söylemekdir.Yani belli bir müminin aybını, onu kötülemek için arkasından söylemek,gıybet olur.Mesela,bedeninde,nesebinde,ahlakında,işinde,sözünde,dininde,dünyasında,hatta elbisesinde,evinde bulunan bir kusur arkasından söylendiği zaman,bunu işitince üzülürse,gıybet olur.Kapalı söylemek,işaret ile,hareket ile bildirmek,yazı ile bildirmek de hep söylemek gibi gıybettir.Bir müslümanın günahı ve kusuru söylendikte,elhamdülillah biz böyle değiliz demeleri,gıybetin en kötüsü olur.Birisinden bahs edilirken,elhamdülillah,Allah bizi hayasız yapmadı gibi,onu kötülemek,çok çirkin gıybet olur.Falanca kimse çok iyidir,ibadette şu kusuru olmasa,daha iyi olurdu demek gıybet olur.

Bidatleri,mezhepsizliği yayarak ve aşikare günah işlemeye devam ederek,müslümanların doğru yoldan ayrılmalarına sebep olanı,bunun zararından korunmaları için müslümanlara tanıtmak gıybet olmaz ise de bunu fitnye sebep olmayacak şekilde bildirmelidir.

Gıybet kanser gibidir.Girdiği vücud iflah etmez.Günümüzde bir çok kimsenin gıybet kanserine yakalandıkları tesbit edilmiştir.Özellikle hanım arasında salgın hale geldiği herkesçe malumdur.

Allahu tela Kuran-ı kerimin hucurat suresi,12.ci ayeti kerimesinde,su-i zandan kaçınmayı emr etmekte,birbirini çekiştirmeyi men etmekte,gıybeti ölü kardeşinin etini yemeğe benzetmektedir.

Bazı hadisi şeriflerde buyuruldu ki:

''Gıybetten uzak durunuz,çünki gıybet zinadan fenadır.Zinanın tevbesi kabul edilir ama gıybet edilen helal etmeyince tevbesi kabul edilmez.''

''Miraç gecesi Cehennemi bana gösterdiler,etleri parça parça edilip,ağızlarına konduğu birtakım insanlar gördüm.Kendilerine bu kokmuş etleri yiyin diyorlardı.Bunların kimler olduğunu sual ettim.Cehennem meleklerinin reisi Malik,bunlar gıybet edenlerdir,gıybet edenler şeytanın dostlarıdır,dedi.''

''Cehennemden en son çıkarılan kimse,gıybetten tevbe edendir.Yani tevbe ederken helallaşmayandır.Cehenneme girenlerin ilki ise,gıybetten tevbe etmeden ölen kimsedir.''

''Bir gıybet edeni,Allahu teala on şeyle cezalandırır:
1-Rahmetinden uzak eder.2-Meleklerden uzak eder.3-Taatini,iyiliklerini yok eder.4-Resullahın ruhunu ondan çevirir.5-Allahu teala ona gadap eder.6-Ruhunu teslim ederken onu baş aşağı eder.7Kabir azabını şiddetli eder.8-Ölüm zamanında amellerini sevapsız bırakır.9-Cehenneme yakın eder.10-Cennetten uzak eder.''

''Bir kimseyi tiksindirecek bir sözü dinlemek doğru olsa da o kimseyi gıybet olur.''

''Gıybet,insanın sevabını,iyi amellerini,ateşin kuru odunu yaktığı gibi yakar.''

''Kıyamet günü,bir kimseninsevap sevap defteri açılır.Ya Rabbi ! Dünyada iken, şu ibadetleri yapmıştım.Sahifede bunlar yazılı değil, der.Onlar defterinden silindi,gıybet ettiklerinin defterlerine yazıldı denir.''

''Kıyamet günü bir kimsenin hasenat defterleri açılır.Yapmamış olduğu ibadetleri görür.Bunlar seni gıybet edenlerin sevaplarıdır denir.''

Allahu teala  Musa aleyhısselama vahy eyledi ki,''Gıybet edip tevbe eden kimse,Cennete en son gidecektir.Gıybet edip,tevbe etmeyen kimse,Cehenneme en önce girecektir.''

Gıybet hem Allah huzurunda ve hem de insanların hakkı olması bakımından çok büyük mesuliyeti mucip bir hata ve büyük bir günahtır.Gıybet edenlerin dili,kıyamet günü feci bir manzara arzederek bütün mahlukat arasında mahcup ve rezil olacaktır.

Gıybet söylemek veya dinlemek çalgıdan ve oyundan daha büyük günahtır.İbadetlerin sevabını yokeder.Zahmet çekerek sıkıntılara katlanarak ibadet yapıp da,bunun sevabını yok etmek akılsızlık,cahillik ve ahmaklık değil midir?Allahu tealaya arzolunurken bunları gıybet ve faydasız sözlerler sahibimizin karşısına çıkarmak kadar edepsizlik olur mu?

Halid bin Rebi hazretleri anlatır:
'' Dostlarım bir müslümanı gıybet ettiler,ben mani olmadım.O gece rüyada siyah bir kimsenin,pis kokulu domuz etini bir tabağa koyup getirdiğini ve önüme koyup yüksek sesle '' hadi ye! ''  dediğini gördüm. ''Ben müslümanım.müslüman domuz eti yemez'' dedim.''Ama müzlümanın etini yersin,o bundan bin kat haramdır'' diyerek o etten bir parça kesip ağzıma koydu.Uyandım,o et ağzımda idi ve pis pis kokuyordu.Kırk gün onun pis kokusunu ağzımda duydum''

İbni Sirin hazretleri,''seni gıybet ettim,hakkını helal et'' diyen birisine şöyle cevap verdi.
''Allahu tealanın haram ettiğini ben nasıl helal ederim.''

Bu sözle,önce Allahu tealaya tevbe et ki benim helal etmemin bir faydası olsun demek istedi.
İbrahim Edhem hazretleri,bir yemeğe davet edilmişti.Sofrada,çağrılanlardan birinin bulunmadığı söylenince,o ağır bir kimsedir,denildi.İbrahim bin Edhem, gıybet edildi,buyırdu ve çıkıp gitti.

Hasanı Basri hazretlerine,birisinin kendisini gıybet ettiğini haber verdiler.Ona bir tabak helva gönderip (sevaplarını bana hediyye ettiğini işittim.Karşılık olarak bu tatlıyı gönderiyorum) dedi.İmamı azam Ebu Hanife hazretlerine de birisinin kendisini gıybet ettiğini söylediler.Ona bir kese altın gönderip ( bize verdiği sevapları arttırırsa ,biz de karşılığını arttırırız.) dedi.

Yapılan kötüleme yalan ise,iftira ise,zararı söyleyene olur.( Onun sevapları bana verilir,benim günahlarım ona yüklenir) demelidir.İftira etmek,gıybet etmekten daha fenadır.

Yanında gıybet yapıldığını işiten kimse,buna hemen mani olmalıdır.Hadisi şeriflerde buyuruldu ki:

'' Din kardeşine,onun haberi olmadan yardım eden kimseye,Allahu teala dünyada ve ahirette yardım eder.''

''Yanında,din kardeşi gıybet edilince,gücü yettiği halde ona yardım etmeyen kimsenin günahı,dünyada ve ahirette kendisine yetişir.''

''Bir kimse,dünyada din kardeşinin hakkını korursa,Allahu teala bir melek göndererek onu cehennem azabından korur.''

Gıybet yapılırken,orada bulunan kimse,korkmezsa,söz ile,korkunca,kalbi ile  red etmezse ,gıybet günahına ortak olur.Sözünü kesmesi veyahut kalkıp gitmesi mümkün ise,bunları yapmalıdır.Eliyle,başıyla,gözüyle men etmesi kafi gelmez.Açıkça,sus,demesi lazımdır.

İslam alimleri ( gıybet edene sus diyene yüz şehid sevabı verilir.) buyurdu.

İnsanı gıybet etmeğe sürükliyen sebebler çokdur.Bazıları şunlardır:

Ona karşı düşmanlık,yanında olanların fikirlerine uymak düşüncesi,sevilmiyen bir kimseyi kötülemek,kendisinin o günahta bulunmadığını bildirmek,kendisinin üstün olduğunu bildirmek,hased etmek,yanında bulunanları güldürmek,şakalaşmak,onunla alay etmek,ummadığı kimsenin haram işlemesine hayretini bildirmek,buna üzüldüğünü,ona acıdığını bildirmek,haram işlediği için onu sevmediğini bildirmek.

Gıybet,insanın sevaplarının azalmasına,başkasının günahlarının kendisine verilmesine sebep olur.Bunları,her zaman düşünmek,insanın gıybet etmesine manii olur.

Gıybet ederken başkasından söz taşınırsa ayrı bir günaha daha girer.Hadisi şeriflerde buyuruldu ki:

'' Söz taşıyan (nemmam) Cennete giremez.

''Sizin en fenanız söz taşıyan,aranızı bozanlar ve insanları birbirine düşürenlerdir.''

Buna fitne çıkarmak denir.Büyük günahtr.
Gıybet insanların aralarının açılmasına,dargınlıklara  sebep olur.Hadisi şerifte buyuruldu ki:
(İki kimse birbirlerine dargın olarak ölürse,Cehennem yüzü görmeden Cennete giremezler.Cennete girerlerse bile birbiriyle karşılaşamazlar.)
Gıybet etmenin keffareti üzülmek,tevbe etmek ve onunla helallaşmaktır.Affetmezse onu övmeli,sevdiğini bildirmeli,yalvarmalı,gönlünü almalıdır.Helal etmezse hak yine onundur.Pişman olmadan helallaşmak,riya olur,ayrtı bir günah olur.Ölüyü ve zimmi olan kafiri gıybet de haramdır.


(bir islam aliminin nasihatlerinden bir parça.benim çok hoşuma gitti ve burada paylaşmak istedim.inşallah yazıldığı veya okunduğu gibi kalmaz Rabbim gerçekten de yaşamamızı nasip etsin.)

18.08.2010

DENİZBANK TAN BİR DOLANDIRICILIK HİKAYESİ

Sevgili arkadaşım tuğbanın başına denizbankla alakalı bir olay gelmiş.arkadaşımı dolandırıp  magdur etmişler o da bir post hazırlamış başından geçenleri anlatmış ve ne kadar çok kişiye ulaştırabilirsek daha iyi olur diye düşünmüş.

Bende arkadaşımın izniyle başına gelenleri buraya kopyaladım orijinal yazı için tuba-emir-han bloguna







DENİZBANK'TAN BİR DOLANDIRICILIK HİKAYESİ...


BU YAZIYI OKUYUP DUYARLI OLMAK İSTEYEN VARSA LÜTFEN KOPYALAYIP SAYFASINDA YAYINLASIN NE KADAR BÜYÜK BİR KİTLEYİ BİLGİLENDİRMİŞ OLURSAM OKADAR MEMNUN OLURUM...İNSANLAR GÖZÜNÜ AÇSIN BENİM YAŞADIKLARIMI ONLAR YAŞAMASINLAR..

ARKADAŞLARIMDAN RİCA EDİYORUM!!







Bundan 2 yıl kadar öncesi DENİZBANK'IN kredi kartıyla teknosadan bir bilgisayar aldık,karta 10 ay boyunca borcumuzu ödedik ve bitirdik...

bilgisayarımızı kullandık herşey yolundaydı taaaki bilgisayarımızın arızalanmasına kadar...



garanti kapsamında nasıl olsa diyip, servise gönderdiğimiz cihazımız için uzun bekleyişlerden sonra servisten bize para iadesi sonucu çıktı...



çok şükür yeni bilgisayarımıza kavuşucaz diye sevinen ben, nasıl bir sıkıntının içine düşeceğimden habersizdim o günlerde...



teknoasaya işlemleri halletmek için gittiğimizde ordaki yetkili arkadaşlar parayı bize çek olarak yada karta geri yükleme olarak iade edebileceklerini söylediler ancak çekle yaptığımızda almış olduğumuz ürünleri taksitli fiyat üzerinden hesapladıkları için biz bundan hoşlanmadık ve çek kullanmayı kabul etmedik çekle yaptığımız alışverişi iptal edip kredi kartımıza yükleme yapılmasını istedik...



işte olay bundan sonra başlıyor..



teknosadaki arkadaşlar bizi uyardılar, bankayla görüşün ona göre işlemi yapalım sonradan başınız ağrımasın dediler,bu çok önemli bi düşünceydi ve gerçektende bankadan bilgi almadan kalkışmak bize pahalıya mal olabilirdi...



ben eşim kasada işlemlerle ilgilenirken tam yarım saat belkide daha fazla bir süre teknosanın sabit telefonundan DENİZBANK müş. hizmetlerine bağlanmaya çalıştım... uzun bekleyişlerden sonra telefon bağlandı ve ben kendilerine ilk olarak bu telefonda bekleme sürelerinin canıma yettiğini belirttim gerçektende insan aramaya korkuyo, en az yarım saat hatta beklemeniz lazım ne yoğun bir bekletme tarfikleri varsa....

yetersiz müş hizmetleriye insanlara sağlıksız hizmetler veren DENİZBANK aslında burda kendini belli ediyorda mecburuz artık yapıcak bişey yoktu!!!



telefona çıkan beyefendiye genel bi soru sormak istediğimi ve ona göre işlem yapacağımızı söyledim...

kendisine gayet açık bir dille buraya yazmış olduklarımı anlattım veee...



:biz teknosadan para iadesini kartımıza istesek siz geri ödemeyi nakitmi yaparsınız yosa bize taksitli olarakmı yansıtırsınız dedim???



telefondakii bey taksitlerimizin bitip bitmediğini sordu hatta ben ona tarihi söyledim 10 aylık bir taksit ödediğimizi ve taksitlerin bitiminden itibaren geçen süreyide ekledim...



kendisi bana eğerki taksitleriniz devam ediyo olsaydı kartınıza taksitli olarak yansırdı!!!

ancak sizin taksitleriniz ödenmiş bitmiş üstelik üzerinden aylar geçmiş şu durumda size iade edilecek para tek çekim olarak kartınıza yansır dedi!!



bende:bakın bi sorun çıkmaz dimi biz ona göre işlem yapıcaz eğerki siz parayı tek çekim yansıtmazsanız biz yeni bilgisayar alamayız öyle bi durum varsa bizim teknosa çeki kullanmamız daha mantıklı olucak dedim...



hayır hiç bi sorun olmaz dedi ve ben bunu defalarca onaylattım!!!



almış olduğumuz bu bilgiyle biz teknosdan kartımıza paramızın iadesinin yapılmasını rica ettik.bir sürü uğraştan sonra teknosa parayı kartımıza yatırdı...



ardından yine bekleyiş başladı, hesaba geçmeyen bir para var ve biz bekliyoruz...



bilgi almak için eşim müş.hiz. aradığında ekranlarında teknosanın iade ettiği parayı göremeyecek kadar yetersizler!!!



eşim diyorki..ben bi alışveriş yapsam anında sizin bilgisayarlarınıza yansıyorda teknosadaki pos cihazlarından gün sonu alındığı halde hala daha sizin bilgisayarlarınıza benim iade edilen param nasıl yansımıyor???



ayrıca bize o andan itibaren paranın taksitmil yada nakitmi yatmış olduğuna dair bir bilgi, veremediler..bilmiyoruz cvp bu!!!

nasıl bilmezsiniz diyoruz bilemiyoruz biz beklememiz gerekiyo yansıdığında görünür diyorlar..



herneyse bu şekilde biz bikaç gün bekledik ve bu esnada birde öğrendikki para bizim kartımıza tek çekim olarak yansımayacakmış taksitli olarak yansıyacakmış!!!!



hoppalaaaa dedik beynimizden vurulmuşa döndük!!!



ben bütün şikayet sitelerine DENİZBANK'IN bu hareketini yazdım ve işlemin düzeltilmesini istedim..

MÜŞ.HİZ. ARADIĞIMIZDA YAPABİLECEĞİMİZ HİÇ BİŞEY YOK BİLGİSİNİ ALMAYA BAŞLAMIŞTIK YANİ KARŞIMIZDA BİZE 2 AYRI ŞEKİLDE BİLGİ VEREN MÜŞ. HİZ. VARDI!!!



olay şikayet sitlerine yazıldıktan sonra çok şükür ilgilenen birileri çıktı ve bize telefonlar gelmeye başladı..

en son arayan bayan ismi FİGEN miş.. müş. memnuniyetinden tam yetkiliymiş kendileri...



bizimle uzun telefon görüşmeleri yaptı ve sıkıntımızı gidermekte yardımcı olacak kişi olduğunu söyledi..

aynı şeyleri kendisine bende anlattım eşimde anlattı..



dedikki biz bunun bilgisini alarak bu işlemi yaptık siz bize parayı taksitle iade ederseniz biz nasıl yeni bil. alabiliriz???



teknosada bilgisayarlarımız kaldı onları acil olarak almamız gerekiyor siz bizim kartımıza 100 tl aylık taksitle yansıtırsanız biz bu parayla gidip bilgisayarlarımızı alamayız nakit tek çekim almamız lazım lütfen bunu düzeltin dedik..

teknosadan volkan beyinde başına gelmiş böyle bir olay ve bankasıyla uzun uğraşlar neticesinde taksitli olan alışverişi nakite çevirmiş..

bankaların böyle yetkileri var işlemi nakite çevirebiliyorlar dedi..

zaten biz bankaya burdan parayı nakit olarak geri ödüyoruz diyor teknosa..firmadan parayı nakit alıyorlşar bize taksitle iade ediyolar bak sen akıllılara...





FİGEN hn.şuan hesabımızda bi sıkıntı olmadığını hesabımızda istediğimiz miktarın açık göründüğünü gidip alışverişimizi yapabileceğimizi söyledi..

biz kendisine çok teşekkür ettik bu durumu çözdüğü için memnuniyetimizi dile getirdik bi sorun olursa bana dönersiniz dedi ve konuşmamız bitti.



eşim bankanın atm'sinden kartın limitini kontrol etti tam bize yatırılması gereken miktar kadar limit olduğunu gördük ve sevindik..hemen teknosaya gidip bilgisayarımızı DENİZBANK kredi kartıyla tek çekim olarak aldık...



buraya kadarda herşey normal dimi?...



2 gün önce eşimin beni aramasıyla şoktan şoka girdim...

bize bir kredi kartı borcu gelmiş akıllara zarar!!!



eşime dedimki bu iade işlemi olduğu için bi yanlışlık olmuştur düzeltirler dedim..ben konduramıyorum bile böyle bişeyi...



eşim çıldırmış vaziyetteydi..

hemen ara dedim bankayı ne dicekler bakalım..

o beni geri arayana kadar canım çıktı meraktan...



eşim aramış... vermiş oldukları bilgi BİZ SİZE PARAYI TAKSİTLE İADE EDEBİLİRİZ OLMUŞ!!!

işlemde yanlışlık yok demişler bize borçlu oldukları halde onlar bizi borçlandırmışlar ve tek çekim aldığımız bilgisayarın parasını ekstreye yansıtmışlaaarrr!!!



yani bizim onlardan alıp bilgisayara ödediğimizi sandığımız para o para değilmiş bize limit açmışlar çok saolsunlar eksik olmasınlar!!!!sanki bizim onlardan öyle bi talebimiz olmuş gibi bizim düzeltilmesi için okadar uğraş verdiğimiz konu düzeltilmemiş FİGEN HANIM DENİLEN BAYAN bu işlemi bu şekilde yapmış!!!



FİGEN hanımı aradım dedimki sizinle biz böylemi konuştuk???

siz bizim sıkıntımızı böylemi çözdünüz bu bir dolandırıcılık değilmi??

bizim sizden limit talebimiz oldumu??

biz sizden bizim adımıza iade edilen parayı tek çekim istedik bu konuda defalarca konuştuk sizde sıkıntı olmadığını hallettiğinizi söylediniz dedim..



hanımefendi diyorki:teknik olarak mümkün değilmiş böyle bişey!!!peki teknik olarak mümkün olmayan bişeyi müş.hiz. beyefendi nasıl mümkündür sorun olmaz diye bize bilgi verebiliyor diyorum???

yanlış anlaşılma yada yanlış bilgilendirme olmuş olabilir diyo..

nedemek dedim siz bu konuşma kayıtlarını boşunamı tutuyorsunuz lütfen inceleyin dedim biz kafamıza göre hareket etmedik!!!

bankamıza sorduk ona göre bu işlemi yaptık dedim!!!

biz şimdi bu parayı ödeyemiyeceğiz bize haciz göndericeksiniz bizi sürüm sürüm süründürüceksiniz ramazan mübarek günde bende eşimde çıldırıyo be ne büyük yanlışlıktır biz bunu asla kabul edemeyiz dedim ben ne dersem diyeyim o aynı şeyleri kurulmuş teyp gibi tekrarlıyo teknik olarak mümkün değilmiş!!

teknik olarak mümkün değilse ben ozaman bu işlemi yapmazdım delimiyim yaa!!!

üstelik tongaya düşürmüşsünüz... biz kendimize ait paradan aldık sanıyoruz meğer borç olarak geldi ekstrede!!!

sizin bize borcunuz var kendi paramızı kullanamıyoruz üstüne size borçlu oluyoruz öylemi yani??!!!

bu bir dolandırıcılık gerçeğidir!!!

maddi manevi zarara uğratmaktan bizi yanlış yönlendirmekten eksik bilgi verip zarar uğratmaktan mahkemeye verip tazminat davası açacağım ve bu rezaleti tv kanallarına kadar taşıyacağım..

bizde bir kredi kartı mağduruyuz ve bizi farkında olmadan nasıl bir şeyin içine soktuklarını cümle alem görsün!!!

sakın müş. hiz. arayıp doğru bilgilendirildiğinizi sanmayın her aradığınızda size farklı açıklamalar yaplır sonrasında uğradığınız zarar için yanlış bilgilendirme diyerek hiç bişey yapamayacaklarının bilgisini verirler..

bizim şimdi takip edeceğimiz yol öncelikle gidip bilgisayarları teknosaya iade etmek olucak..

sonrasında bankayla tüm ilişkilerimizi kesicez ve kartımızı tamamen kapatıcaz...

artık bize olan borçların nasıl öderler orasını görücez..ardından mahkemede hakkımızı arayacağız sonrasında tüm internet sitelerine bildiri dağıtıcam ve bu yazıyı benim için blog sayfasında paylaşmak isteyen arkadaşlarımı arayıp onlarında sayfalarında bu rezaleti duyurmalarını rica edicem..

hatta burada okuyup duyarlı olmak isteyen varsa lütfen kopyalayıp sayfasında yayınlasın ne kadar büyük bir kitleyi bilgilendirmiş olursam okadar memnun olurum insanlar gözünü açsın benim yaşadığım şeyi onlar yaşamasınlar...

15.08.2010

SİNOP MERKEZ :4 TARİHİ CEZAEVİ,ETNOGRAFYA MÜZESİ,TÜRBELER VE ADA BURNU

Bu gün yani tatilimizin daha 2. günü sabah kahvaltıdan sonra yürüyerek Sinop u dolaşmaya karar verdik.
Kaldığımız ev yani Hasan dayımın evi Seyyid Bilal hazretlerine ve Sinop merkezine çok yakın.
Biz de araba yerine yürüyerek dolaşmayı tercih ettik.

İlk olarak Seyyid Bilal hazretlerinde öğlen namazımızı kılarak Sinop turumuza başladık.




Peygamber efendimizin (aleyhisselam) torunu Hazreti Hüseyin'in  (radıyallahu anh) torunudur.
İstanbul M.S 675 te Ömer ibn-i Abdülaziz tarafından kuşatıldığındaSeyyid Bilal hazretleribu kuşatmadaki gazilere yardım etmek amacıyla orta asya dan gönüllü türk savaşçıları sağlamıştır.
Kardeşi seyyid Ali Ekber hazretleri de bu savaşçıların arasına katılmıştır.
Bu gönüllü savaşçılar birliği karadeniz kıyısındanİstanbul a hareket etmiştir.Ancak kötü hava koşulları nedeniyle Sinop limanına girmek zorunda kalmıştır.O günün şartlarına göre vergisini ödemiştir ve Sinop ta geçici olarak kalacaktır.
Bu günki Alaaddin camiinin olduğu yerde yorgun ve hasta askerleriyle konaklayarak dinlenmeye çekilmiştir.Sinop tekfuru ve askerleri onları gözleyerek izlemiş ve durumlarından kuşkulanmıştır.Bu kuşku üzerine tekfur ve askerleri bir gece baskın düzenlemişler.Türk askerleri bu baskına karşı koymuş ancak sayılarının azlığı yorgun ve hasta olmaları sebebiyle şehid olmuşlar.
Çevresi tekfur ve askerleriyle sarılan seyyid Bilal hazretleri düşmanı yararak birliğiyle bu baskından sıyrılmak istemiş.Bu sırada bu gün hükümet konağının bulunduğu semtte,meydan kapısından şehri terk etmek üzere çarpışırken,çatışmanın en şiddetli anında tekfurun bir kılıç darbesiyle başı düşmüş ve hemen kesik başını koltuğunun altına alarak şu anda türbesinin bulunduğu yere gelmiştir.Olay orada bulunanlar tarafından hayretle izlenmiştir.

İnanılması güç bu olayı göen ahali ve tekfur bu durumdan rkerek şaşırmış ve korkmuşlar.
Tekfur hemen çatışmayı durdurmuş ve böyle ulu bir kişiyi öldürdüğü için pişman olup yaralı müsliman savaşçılara iyi davranmış ve şehidlerin islam geleneklerine göre gömülmesine izin vermiştir.
Tekfur  neden olduğu bu acılı olaydan o kadar pişman olmuş ki '' ben ermiş bir kişiyi öldürdüm Allah'ın beni affetmesi için Seyyid Bilal hazretlerinin üzerine bir çatı örtülsün ve onu görmek isteyenler beni çiğneyerek geçsin,belki  zaman affolurum''demiş ve öylede yapılmış.Tekfur öldüğünde türbenin giriş kapısına gömülmüştür.

Bu olaydan 539 yıl sonra m.s.1214 yılındasinop kesin olarak türklerin yönetimine geçtiğinde türbe selçuklu mimarisine göre yeniden yapılmış ve türbenin giriş kapısının yeri değiştirilmiştir.
Seyyid Bilal hazretlerinin askerleriyle konakladığı yere de Aladdin camii yapılmıştır.



bu tekfurun yattığı yer yani eski giriş kapısı.



ve Alaaddin Camii





Seyyid Bilal hazretlerinin türbesinin olduğu camii de bir de burası yani hatunlar türbesi var.



Türbelerle başlamışken şimdi de Mahmut Kefevi hazretlerini ziyaret edelim


Mahmud kefevi hazretleri osmanlı alim ve velilerinden.
Bir gece Mahmûd Kefevî hazretleri, rüyâ ile mânâ âleminde Resûlullah efendimizin huzûr-ı şerîflerine girdi.Mecliste hazret-i Ebû Bekr, hazret-i Ömer, hazret-i Osman ve hazret-i Ali ile Eshâb-ı kirâmdan bâzıları da hazır bulunuyorlardı. Edebe riâyet ederek onlara selâm verdi. Her zaman kıldığı namazın tâdil-i erkânını efendimize arz etmek için önlerinde kıbleye karşı namaza başladı. Hazret-i Ali, Mahmûd Kefevî'nin bu davranışına karşı çıkıp böyle yüksek bir meclise katılmayıp, nâfile namaz kılmak edebi terketmek değil midir? diye dokunaklı söz söyledi. Peygamber efendimiz hazret-i Ali'ye hitâben; "Yâ Ali! Sen ona îtirâz etme. Onun maksadı namazın tâdil-i erkânını hakkıyla edâ edip edemediğini ve kusurunun olup olmadığını bize göstermektir." buyurdular. Mahmûd Kefevî, Peygamber efendimizin huzûrunda iki rekat namaz kıldı. Tâdil-i erkanla kıldığı diğer namazları da Peygamber efendimizin hüsn-i kabûlüne mazhâr oldu.
Mahmûd Kefevî hazretleri ömrünün sonuna doğru bir gece rüyâsında Resûlullah efendimizin mübârek cemâliyle müşerref oldu. Tam bir edep ve tevâzû ile önlerine eğilip; "Yâ Resûlallah! Size olan iştiyâkım, sevgi ve muhabbetim, haddinden fazla oldu. Acabâ yakın zamanda bu berbat dünyâdan ve bu zahmet çekilen yerlerden kurtulup, Allahü teâlânın izniyle yüce hizmetinize kavuşmam nasîb olacak mı? Yoksa daha bu dünyâ evinde nice zaman kalıp ömrüm hasretle mi geçecek?" diye sordu. Peygamber efendimiz sallallahü aleyhi ve sellem de; "Bu husus beş bilinmeyen husustan biridir. Allahü teâlâ onları kimseye bildirmedi. Senin ömrün benim ömrüm gibi." diyerek kinâye ile cevap verdiler.
Mahmûd Kefevî hazretleri, Peygamber efendimizin buyurduğu gibi, altmış üç yaşına geldiği zaman 1581 (H.989) senesi Ramazân-ı şerîf ayının üçünde Pazar gecesi vefât etti. Sevenleri tarafından techiz edilip, kefenlendikten sonra yaptırdığı Kefevî Câmiinin avlusunda mihrâbın önünde defnedildi. Osmanlı Müellifleri adlı eserde Mahmûd Kefevî'nin İstanbul'da vefât ettiği bildirilmişse de bunun başka birisi olması gerekir.



burası da yeşil türbe


Kim tarafından yapıldığı ve mimari belli değildir.
sandukaların biri erkeğe diğerleri kadınlara aittir.




bu da isfendiyar oğullarına ait olduğu sanılan kabirler...

Türbe ziyaretlerimizi yaptık aslında sırayla yürüdük biz seyyid Bilal hazretlerinden sonra



dolaşırken bu eski eve rastladık
 yoldan geçen bir teyzeye sorduk ve yaklaşık olarak 100 yaşından fazlaymış bu ev



ve bu da eski bir konak



gördüğünüz gibi balatlar kilisesi

bizanslilar tarafından 660 yılında yapılmış.

içeri de kazı yapılıyordu fotograf çekmemize izin verilmedi dolaşanlar arasında bir kadın kayınvalidesinin çocukluğunun buralarda geçtiğini ve burasının eski bir mezarlık olduğunu söyledi.
Zaten kazılarda kuru kafalar ve kemikler çıkarılıyordu.




Sırada etnografya müzesi var...

arkadan görünüş



önden görünüş


bahçeden bir kare

aslında bunların ne olduklarını babam anlatmıştı ama ben o an not almadığım için unuttum:(



Müzenin dışını gezdiğimiz yeter hadi içeri buyrun:



önce gelin odasını gezelim






gelin sandığı

şimdide kına gecesine veya düğün ertesi eğlencesine gidelim ne dersiniz?






evin kadını kahvesini içerken hizmetlisi evin küçük kızının saçları tarar



konagın ağası başoda da nargilesini fokurdatırken


misafiri karnını doyurur


diğer tarafta ise kömür ateşinde miss gibi kahve pişer



diğer odada ise vakit namazını eda ederler



bir başka oda da ise dokuma tezgahı



ve bilumum aletler
sandıkdaki peşkirleri dokumak için



bunları avdan köyünden bilmem kim hibe etmiş müzeye

aba eğer v.s.



konağımızın dedesi ve nenesi



bunlarda  sinop yöresel kıyafetler



şimdi de mutfaktayız



kazanlar v.s



süzgeçler,tencereler, v.s

Evet müze gezimiz sona erdi çok fazla fotograf ve gezecek bir çok oda vardı buraya ancak bu kadarını ekleyebildim gerisini gidip bence siz kendi gözlerinizle görün.

Sırada tarihi cezaevi var.





cezaevi girişinde biletleri alıp içeri girdiğiniz de ilk önce çocuk ıslah evi var





bir zamanların cezaevi arabası







bu yerde gördüğünüz zincirler ayaklara

bunlarda kollara takılıyor

insanın aklı almıyor:((




parmaklıklar ardında dizisinin de figüran olarak annemin teyzesinin kızı Gülsüm teyzem de rol almış
o söyledi burası makyaj masalarıymış



buda dizinin çekildiği koguş






en azılıların disiplin suçu işleyenlerin konulduğu yer


sadece bu kadar arkada bir de tuvalet var



su almış koguşlar

aşılmaz surlar


hamam

ve son sözler...

nasıl yararlı olarak dönülürse insan çarpılır ya...


bu da dışardan surların görünüşü

Cezaevinden sonra sahilde bir tur atıp doğru Sinop a özel tekne almaya Ayhan kotraya gittik.


merkezdeki Ayhan kotranın papağanı


birbirinden güzel tekneler hepsine hayran oldum...

Sinop cezaevinde yatan bir mahkum başlamış kotra yapmaya.Tahliye olunca da devam edip öğrenci yetiştirmeye başlamış işte bu öğrencilerden biri büyüyünce devam etmiş kotra yapmaya ve bu işi büyütmüş.
Şu an Sinop taki en meşhur kotracı...

Arkadaşlara ve kendime aldıktan sonra eve döndük.
Ayaklarımızda derman kalmamıştı artık neyse ki Hasan dayının dünürü yetişti imdadımıza arabayla gelip aldı bizi.Yemek yedikten sonra dinlenmek yerine bu sefer de Sinop un meşhur ada burnu na çıktık.
Hani haritalarda gördüğünüz buruna.


gece olduğu için fotograflar çok kalite çıkmamış
bir de çoğunda biz varız o yüzden sanırım bir tane foto yeter.


ve ada burnundan sahile indik Sinop un gecesi çok güzeldi.


bu fotoda gördüğünüz testi kale yazısı denen bölgede yapılan kazıda çıkmış.
şimdi sahilde sergileniyor.

Sahilde bir de Barış Manço parkı var.Fotografını çekmedim ama yanlış hatırlamıyorsam rahmetli Barış Manço nun nasihatleri vardı.

İşte böyle 2. günümüz renkli eğlenceli ama çok yorucu geçti.



(düşünün bir de yarın erfelek şelalerini tırmanacağım:))